Kendimizi cok onemsiyoruz. Kimse bizi kirmasin, aman cam fanuslarimizi terketmeyelim. Herkes bize kral/kralice muamelesi yapsin. Hic toleransimiz olmasin, arkadaslarimizi en ufak hatalarinda silelim. Aman bize yanlis yapilmasin kotu soz soylenmesin. Nedir bu? Narsizmden baska sey degil. Ama ne yazik ki Narkisos'un sonu aci oluyor.
Bi dusunuyorum da, Allah'in sevgilisi, habibim dedigi Hz.Muhammed ki evren onun yuzu suyu hurmetine yaratilmis. O ne kadar acilara gark olmus, haksizliklarin en agirlari ona yapilmis. Yine Allah'a siginmis. Koskoca peygamberde hasa kibir yokken, biz insanevlatlari olarak fazla kibirliyiz. Oyle ki, karsisindakine yardim etmek isteyene bile kotu gozle bakanlari taniyorum. Fazla kotu kalpliyiz. Fazla kibirli ve dusuncesiziz.
Herkes kendini cok onemli sayiyor bu dunyada. Halbuki dunya dedigin bir tiyatro sahnesi. 100 yil once ölmüs adamin da cok derdi vardi belki. Simdi ne oldu? Tum dertleriyle kibriyle toprak tarafindan ögütülüverdi.
Herkesin bi rolu var hayatta. Kimi vaktini baskalarinin mutlulugunu kiskanip kendini yiyip bitirmekle, kimi kendini kucuk daglari yarattigina inandirip her önüne gelene "haddi bil" demekle, kimi muhtaclara yardim ederek, kimi ders calisarak belki, bitiriyor. Hayatta herkesin secimleri var. Elbette kaderimiz olan ve degistiremeyecegimiz milyonlarca sey var belki ama insanin hayatinin gidisati, yaptigi secimlere bagli. Kimi iyilik etmeyi secerken, kimi de herkese ignesini batirmakla ömür bitiriyor. Kimse farkinda degil ki bunlar bir tiyatro oyunu. Yonetmeni, seni yaratan. Dogaclama oynuyoruz. Fazla kafaya takiyoruz. Herkeste de tiyatrocu egosu var, herkes kendini oyundaki en paha bicilemez karakter saniyor. Herkes bir oyun icinde, kimi kucuk hesaplar pesinde. Ama yine en son sozu, Yönetmen soyluyor. O piyeste belki hesaplari tutuyor kisinin ama cogu da dogaclamasinda, yonetmeni unutuveriyor. Oyun sonunda Yonetmen herkese puan verecek, yaptigi guzelliklere bagli olarak. Ama oyuna o kadar kaptirmis ki herkes, yanina kâr kalir zannederek yapiyor kotulugi karsisindaki oyuncuya. Ah o da Yonetmen'e havale etmektense, karsilik veriyor, ya da uzuluyor, Yonetmeni suclayip kendi icine dönüyor. Oyun bitiminde herkesin Yönetmen'le yuzlesecegi gercegini unutup salak salak intikamlar almaya calisiyor.
İcinde bulundugumuz oyunu farkettigimizde ne kadar rahatlayacagiz halbuki. Yonetmen'e yetkileri veremiyoruz bi turlu, sanki oyunda her sey kendi kontrolumuzde olmaliymis gibi davranip kendimizi heba ediyoruz. Yonetmen'se oyun sonuna kadar bizi sabir ve metanetle izliyor. Ufak mudahalelerde bulunuyor tabi, kendini ona teslim ederek oyunu devam ettiren oyuncularina yardim ediyor, kendini belli etmeden.
Bi dusunuyorum da, Allah'in sevgilisi, habibim dedigi Hz.Muhammed ki evren onun yuzu suyu hurmetine yaratilmis. O ne kadar acilara gark olmus, haksizliklarin en agirlari ona yapilmis. Yine Allah'a siginmis. Koskoca peygamberde hasa kibir yokken, biz insanevlatlari olarak fazla kibirliyiz. Oyle ki, karsisindakine yardim etmek isteyene bile kotu gozle bakanlari taniyorum. Fazla kotu kalpliyiz. Fazla kibirli ve dusuncesiziz.
Herkes kendini cok onemli sayiyor bu dunyada. Halbuki dunya dedigin bir tiyatro sahnesi. 100 yil once ölmüs adamin da cok derdi vardi belki. Simdi ne oldu? Tum dertleriyle kibriyle toprak tarafindan ögütülüverdi.
Herkesin bi rolu var hayatta. Kimi vaktini baskalarinin mutlulugunu kiskanip kendini yiyip bitirmekle, kimi kendini kucuk daglari yarattigina inandirip her önüne gelene "haddi bil" demekle, kimi muhtaclara yardim ederek, kimi ders calisarak belki, bitiriyor. Hayatta herkesin secimleri var. Elbette kaderimiz olan ve degistiremeyecegimiz milyonlarca sey var belki ama insanin hayatinin gidisati, yaptigi secimlere bagli. Kimi iyilik etmeyi secerken, kimi de herkese ignesini batirmakla ömür bitiriyor. Kimse farkinda degil ki bunlar bir tiyatro oyunu. Yonetmeni, seni yaratan. Dogaclama oynuyoruz. Fazla kafaya takiyoruz. Herkeste de tiyatrocu egosu var, herkes kendini oyundaki en paha bicilemez karakter saniyor. Herkes bir oyun icinde, kimi kucuk hesaplar pesinde. Ama yine en son sozu, Yönetmen soyluyor. O piyeste belki hesaplari tutuyor kisinin ama cogu da dogaclamasinda, yonetmeni unutuveriyor. Oyun sonunda Yonetmen herkese puan verecek, yaptigi guzelliklere bagli olarak. Ama oyuna o kadar kaptirmis ki herkes, yanina kâr kalir zannederek yapiyor kotulugi karsisindaki oyuncuya. Ah o da Yonetmen'e havale etmektense, karsilik veriyor, ya da uzuluyor, Yonetmeni suclayip kendi icine dönüyor. Oyun bitiminde herkesin Yönetmen'le yuzlesecegi gercegini unutup salak salak intikamlar almaya calisiyor.
İcinde bulundugumuz oyunu farkettigimizde ne kadar rahatlayacagiz halbuki. Yonetmen'e yetkileri veremiyoruz bi turlu, sanki oyunda her sey kendi kontrolumuzde olmaliymis gibi davranip kendimizi heba ediyoruz. Yonetmen'se oyun sonuna kadar bizi sabir ve metanetle izliyor. Ufak mudahalelerde bulunuyor tabi, kendini ona teslim ederek oyunu devam ettiren oyuncularina yardim ediyor, kendini belli etmeden.