28 Eylül 2013 Cumartesi

Sokak Hayvani Sorunsali

Sokak hayvanlarinin durumu beni sasirtmaya devam ediyor. Bir suredir okula giderken bana eslik eden bir sokak kopegi var. Berrak sari tuyleri olan, urkek ve zayif bi oglan. Her karsilasmamizda ona biftek/ciger tarzi seyler aliyorum. Az once de karsilastik, sevdim, yanimda yurudu uzun sure. Baktim ac gorunuyo, dukkandan biseyler aldim. Ben onu severken birkac kisi daha onu sevmeye basladi. Normal bi sokak kopegi. Tek farki, bi insan tarafindan deger goruyo olmasi. Ve bu sayede diger insanlar da ona ilgi gosteriyor. Bu yuzden elimden geldigi kadar tum sokak kedi ve kopeklerini severim. Boyle boyle, insanlarin sokak hayvanlarina bakisi degisecek. Bu bakista nele gizli? "Ay bitldir o, kesin pirelidir, yaklasma yavrum isirir, kuduza benziyo" gibi asagilamalar... Halbuki o hayvanin derdi sadece yiyecek iki lokma bulabilmek. Bi de, o gunu tekmesiz tokatsiz atlatabilmek... İnsanlarin zarar veremeyecegi bi bolgede uyuyabilmek.
Sizin her gece gidip uyuyabileceginiz sicak yataklariniz var. Onlarsa o gece siginabilecegi bi yer bulurlarsa sanslilar...
Hayvanlardan korkan insanlari pek anlayamamaktayim. O hayvan, senden daha cok korkuyo. Eminim bi sokak hayvani, seytanin resmini cizebilse, insan suretinde cizer. Cunku onlara gore seytandan baskasi degiliz. Elimde mamalarla gittigim halde bana bile tereddutle yaklasiyor cogu sokak hayvani. Belli ki kotu tecrubeleri var iki ayakli, insan denilen yaratiga dair. Birkac kez ayni hayvanla karsilasinca alisiyor bana. Emin oluyor zarar vermeyecegime. Ne aci... Sokak hayvanlariyla bi an icin bile empati yapabilsek anlariz hallerinden. Ben sevsem, sen sevsen, ne guzel olur ki bu dunya ^.^ insanlar, onlarin "sevilebildigini" gorur en azindan. Nolur, sokak hayvanlarini sevin. Onlar bizim en savunmasiz ve korunmaya muhtac dostlarimiz...

posted from Bloggeroid

19 Eylül 2013 Perşembe

Çare Humanizm

İnsanlar, bi boyunduruk altinda yasamaya ne kadar merakli. Halbuki ozgurlugumuz; politikacilar ve devletlerden tamamen bagimsizken. Allaha kul olan, baska seye kul olmazmis ya, o hesap belki de. Devlete/bayraga, yani dogumundan itibaren kendi secmedigi tesaduflere kul olan, hatta bunun fanatigi olan cok fazla insan var. Bugun alkis tuttugun devlet/hukumet; dun farkli cografyalarda, senin gibi olmayanlari katletti. Yarin da senin gibileri yok edecek. Aslinda tek bi devlet varligindan soz edilebilir. Onun farkli ulkelerde kendi cikarlari icin calistirmak uzere basa getirdigi, daha sonra acimasizca öldürdügü devlet adam(!)lari mevcut, misal Kaddafi ve Saddam.

Kendilerini cok zeki zanneden cok fazla insan aslinda devletlere/politikacilara guvenecek kadar cok saf. Temiz ve durust bir insanin politikaci olabilme olanagi sifir. Yunanca'da poli, cok; tika da yüz demek. Politika=cok yuzluluk. Karakter sahibi insanlarin yapacagi is degildir politikacilik. Yapsa bile tutunamaz, söner gider. Devletler, uluslar ayriminin, aslinda halkin kanini emmek uzere orgutlenmis burjuvaziye hizmet icin ortaya ciktigini bi gun anlamali dunya. Flamasini gururla tasidigi partisi(!)nin de aslinda kendisine dusman oldugunu bilmeli. Kraldan cok kralci olmamali insan. Krala hizmet etmeyi biraktiginda, baskaldirdiginda, kralligin sonunun gelecegini gormeli. Sen krala hizmet ediyorsun diye o kral, tahtinda oturmaya devam ediyor. Halklar, yoneticilerine saf ve gereksiz bi sevgi beslemeyi biraksa, otoriteyi tek kurtulus olarak gormese, otoriter baski ortadan kalktigi vakit, kendi varliginin ona degersiz gosterildiginin farkina varacak. Halklar ayrimi kendiliginden yok olacak. İnsanlara, insan olduklarini, rengi/dili/dini ne olsun aslinda tek gercek paydada bulustuklarini unutturmaya calisan, onlari koyun sürüsü misali kendi yonetiminde toplayip, vergilendirip, etinden sütünden derisinden faydalanmaya calisan 'genislemis' burjuvaziyi darmadagin edecek halklar bilinci. Cunku biz ayniyiz. Cunku biz yonetilmek icin gelmedik dunyaya. Cunku biz, sadece sevmeye programliyiz. Agaci, cicegi, bocegi, yagmur damlasini sevmek uzere geldik. Lakin, bazi ust gruplar, insanlarin fitratinda varolan yonetilme, ait olma arzusunu sonuna kadar istismar edip, dunyada halklara cektirdikleri zulmun karsiligini keyif olarak almaktalar. Bir zaman imparatorluk olmus adi bu diktatorlugun. Simdi ise demokrasi. Halbuki demokrasi de, kendi diktatorumuzu secme ozgurlugunden baskasi degildir. Lakin, bir gun halklarin fendi, cokyuzlu politikaci ve devleri yenecek.

İnaniyorum cocuklar, guzel gunler gorecegiz. Gunesli gunler...

posted from Bloggeroid

14 Eylül 2013 Cumartesi

Salyangozlar

Arkadaslar, artik sonbahardayiz, yagmur mevsimi basladi. Yagmur yaginca salyangozlar topraktan, kaldirim ve yollara cikar. İnsanlar da malesef onlari gormeden eziyor. Lutfen, yolunuza salyangoz cikarsa onu bi yaprak/pecete yardimiyla kabugundan tutup hafifce kaldirarak alip topraga birakabilir misiniz ? Once yere paralel, sonra dikey. Hizla cekerseniz, kabugundan ayrilabilir. Eger bunu yapmazsaniz, mutlaka sizden sonra biri onu gormeden ezecek. Bir hayvani kurtarmak, dunyayi degistirmez ama o hayvanin dunyasini kesinlikle degistirir. :)
Sevgiler.
posted from Bloggeroid

6 Eylül 2013 Cuma

Vicdanli Olmak Ya Da Olmamak; İste Butun Mesele Bu

İnsanlar niye bu kadar vicdansiz diye harcadigim mesainin haddi hesabi yok. Neden ona dokunmayan yilan bin yasasin ki ? Niye insanlar gozlerinin gormedigi yerde o kirdigi kalpler aci cekerken, hicbir sey yokmus gibi hayatlarina devam eder ki ?

Belki Allah'in sevgili kuludur o uzdugun insan. Neden bunlari dusunmeden, dindar oldugunu iddia edersin ? Kul hakki yemekten cekinmiyorsun ama hangi yuzle namaz kilabiliyorsun ?
Kul hakki yemek, vicdansizlik etmek, sessiz seyler cunku. Sesi cikmiyor ki yedigin kul hakkinin. Uzdugun insanlar, senden uzakta devam ediyorlar senin verdigin tahribat yuzunden aci cekmeye. Kirdigin kalplerin sureti yok. Tek tek kapilari calip anlatamiyorlar senin yaptiklarini. O yuzden, gorunmezlige burunuyor senin vicdansizliklarin.
Halbuki basini ortmek ne kolay. İyi insan olmak gibi bi zorunlulugun kalmiyor sanki. Kamufle oluyor tum kotuluklerin o örtünün altinda. Savundugun o guzelim dine, dedikoducu ve su-i zanci tavrinla zarar veriyorsun. Hem de âlâsindan.
En cok da, dindar gorunumlu kisilerin vicdansizliklari, yaralayip yok etmede sınır tanimiyor. Kimsenim cenneti tapuladigi yok ama cogu, namaz kilip oruc tutmanin kendine yetecegini saniyor. Rahatlikla kalp kirip, vicdani zerre sizlamiyor. Allah'in kimi daha cok sevip sevmedigini bilmeden, kendilerini sevgili kul ilan ediveriyorlar. Kendileri gibi olmayanin, yasamaya hakki olmadigina inaniyorlar belki. Bencillikte hudutsuz ilerliyorlar.

Allah, belki senin ayyas diye asagiladigini seviyordur. Cunku o ayyas, sen mışıl mışıl uyur ve "Allah herkesin rizkini verir yea" diye kebaplari tikinmakla mesgulken, sokaktaki muhtac hayvanlari besliyordur. Fakir cocuklara yemek götürüyordur. Bilemezsin. Allah'in merhameti sonsuzdur. Senin asagilayip hor gordugunun, Allah katinda köşkü hazirdir. Bilemezsin. O yuzden, Allah'in kullarini (buna sessiz kullar olan hayvan dostlarimiz da dahil) uzmeye hakkin yok. Sen, savundugun dinin neferi oldugunu deklare ediyorsan, senin dinin sana "yeryuzunde boburlenerek yurume" diye emrediyorsa ve sen sanki tum dunya ve icindekiler sana aitmis gibi davraniyorsan, kusura bakma ama bok cuvalinin tekisin demektir.

posted from Bloggeroid

5 Eylül 2013 Perşembe

Dedikodu Karmasi

Bazi mahluklar, pek sever dedikodu yapmasini. Yasayamaz dedikodu olmadan, baskalarinin hayatlarindadir gozleri hep. Sanki agizlarinda zehir olmustur o dedikodular. Oyle pis kokar ki dedikodu mereti. Yilandir âdeta. Mutlaka gelir sokar seni. En zayif anini kollar sinsice. Zalim penceleriyle yakalayiverir ellerini.

Dedikodu, bir kez cikiyor ya sahibinin agzindan. Özgurlugune kavusup ayri bir birey oluyor o dedikodu. Vucudu yumrularla dolu. Simsiyah, cirkin bu sureti var. Her bir zerresinden zift damliyor. Her adiminda uzaklasiyor sahibinden. Ve agir adimlarla ilerliyor kurbanina dogru. Kurbani hic bi seyden habersiz, mutluyken, savunmasiz ve zayifken; dedikodu, o buyuk, heybetli ve cirkin dev, siyah kocaman ellerini kurbaninin boynuna kenetliyor. Bunu yaparken de, sadist duygularini tatmin edercesine muthis bir zevk duyuyor. Kendini ozgurlugune kavusturan insan gorunumlu canliya minnet borcunu oduyor, hayatini ona borclu cunku. Kurban, kanlar icinde yerde debelenirken; dedikodu, o heybetli ve korkunc dev, gozlerinde muthis bir zafer piriltisiyla daha sonra tekrar gelmek uzere, arkasina bile bakmadan agir adimlarla uzaklasiyor. Kurban, yaralarini yalayip, sifa bulmus, tum kotu izler yok olmaya yuz tutmusken, dev tekrar onu yere sermek uzere geri gelecektir...

Agzindan yapiskan ziftler cikan, vucudu sert yumrularla kapli devi doguran insan bicimli yaratik ise hayatina normal bi sekilde devam edecektir. Ama karma, kurbanin acilar icinde kivrandigi gunleri unutmayacaktir. Ve bir gun, masumlarinin intikamini almak uzere karma, gelecektir. Kaplumbaga kadar yavastir lakin tam vaktinde yetisir.

posted from Bloggeroid