23 Şubat 2014 Pazar

Saklama, Nafile

Saclarima bugune dek sari rofleden tut, cikolata kahvesi ve siyah renk uygulamama karsin, bugune dek denemedigim renk kizil olmustur. ilerde isterim ama simdilik oyle bi radikallik edemedim. Tabi bunu soyleyen bendenizi beline kadar gelen saclarini bir gunde kisacik kestirdigini de not dusmek isterim :p Yasasin dengesizlik !!
Kizil yapmadim ama saclarim gunese cikinca yer yer kizillik gosteriyor. Bunu ben farketmedim, bi cok arkadasim soyledi. Genlerden kaynaklaniyor olabilir, neticede turuncu sacli bi kardes ve turuncu biyikli bi babiskoya sahibim :D
Yillar once, bi arkadasim "Aa elif senin saclarinda kizillik var, boyattin mi" dediginde, "Yok valla kizil hic boyatmadim" cevabim uzerine, orda bulunan baska bi arkadas, "İnanmis gibi yapiim bari" diyip beni soklara surukledi :D İnsanlarin birbirine bu kadar guvensiz olmasina mi yanayim, bu kadar basit bi olayda yalan soyleyecegimi dusunmelerine mi, yoksa olabildigince seffaf biri olarak bu elf kulaklarimin isittigi sozlere mi... Bunu soyleyen, benimle iki uc kez muhabbeti olan, beni tanimayan bi arkadas. Ama insan uzuluyor be hafiz. Kizcagiz bunu soylediginde "Aa olur mu valla bak yemin ediyorum" demedim, tepki vermedim. Oylesine guvensiz ki, napsam inanmayacak. Yahu oz kardesim kizil :D daha nolsun? Ya da niye ispat etmeye calisayim?

Okulu bitirince, nasal septum deviasyonum olmasi dolayisiyla burun ameliyati gecirmek istiyorum. Yaptirmayabilirim de, belli degil. Ama daha estetik gecirmemisken bunu cumle aleme duyuran bi gerizekaliyim ben. Akrabalarimdan estetik olup inkar edenler cokken. Bu inkari da salakca buluyorum ayriyetten. İnsanlari salak yerine koymaya calismak aslinda bizatihi kendi mal beyanini imzalamaktir sahsima gore. Estetik yaptirabilirim, bunu cok dogal buluyorum. Bunun planiyla bile mutlu olurken vazgecersem eger, tek sebebi, ameliyat korkum olacak. Burnumda hafif bi yamukluk soz konusu. Ne utanirim, ne baska sey... Utanilacak seylere girmez bana gore fiziksel ozellikler. Orta1de gittigim voleybol kursunda, mac sirasinda karsi takimdan gelen guclu bi plase, burnumu saga dogru yamulttu. Tee o gunlerden beri cevremdekilere estetik olmak istedigini soyleyen ben, sacimi kizila boyasam "yoo bu benim dogal halim" diye mal beyaninda bulunacak degilim. Aslinda beni bu sekilde suclayan arkadasa da kizamiyorum. Concon koleji mezunu olmasindan mutevellit, kendini anadan dogma yenileyip, millete onu dogal hali olarak yutturma cabasinda olan cok kiz var demek ki cevresinde. Bu arkadasi yadirgamiyorum. İnsanlari boylesine basit mevzularda bile guvensizlik asilamis kisilere sozum. Kizlar tabi ozellikle. Estetik olup saklayan, dip boyasinin geldigi 1500metreden gorulmesine ragmen kendini gercek sarisin olarak yutturmaya calisan; gercekte kendini sevmeyip, olmaya calistigi kisiyi gercekmis gibi pazarlayan zavallilari ömrüm boyunca anlayamayacagim. Uzgunum kizlar, kral ciplak.

16 Şubat 2014 Pazar

Postmodern İnsanevladi Analizi

Kaybolmusuz. Ne yapiyoruz, ne icin yasiyoruz hicbir fikrimiz yok. Ordan oraya savrulan sonbahar yapraklariyiz. Kuru ve bahtiyar. Yalniz ve alacali. Atilivermisiz dunyada. Sonramiz karanlik. Oncemiz de karanlik. Amacsizca yasayip gidiyoruz, toplumsal ogretilerle. Toplumsal igretilerle... Dogdugumuzdan beri kulagimiza fisildanan cumlelerle buyuduk. Aslinda gitgide kuculduk, buyuk olamadik hic. Yuregimizi koyamadik hic, ortaya. Hep kendi menfaatimiz icin kostuk. Hep hakliydik, hep bize haksizlik edilmisti. Gereksiz bir gururla yasadik, ne ugruna oldugunu bile bilmeden. Cok yazik... İnsanlara guvenerek hata yaptik. İnsanlar bize guvenerek hata yaptilar. Kiydi insanlik, birbirine. Hic acimadan bi de... Kolayca harcadilar birbirlerini. Ne ugruna oldugunu bile bilmeden...
Gozlerimizi actigimizda dunyadaydik. Hicbir sey bilmiyorduk. Toplum gunden gune kustu igrencliklerini beynimize. Yavas yavas zehirledi, tertemiz ruhumuzu. "Senin gibi olmayan, kotudur" dedi, alenen linc etmeni istedi senden olmayani. Sana hudutlardan bir cember cizdi toplum. "Burdan disariya adim atmak yok, disaridaki herkes tehlikeli ve hepsini dislamalisin" dedi, bize denileni yaptik. Cok yazik. İnsanlik hicbir zaman dost olamadi. Hic dost bulamadi. Cunku "Babana bile guvenme" dusturuyla buyutuldu insanoglu. Guvensiz, korkak, aptal nesiller olarak yetistik. Birbirimizi sevmedik hic. Tam sevecekken, tum o enerjimizi alip goturecek yanlislar yaptilar. Kendimize kizdik. Yalniz birakildik, sevilmedik hic. Sevildik yanilgisiyla birkac saat gecirdik. Sonra ayni teraneler bas gosterdi, gercekler maymun kici kadar parlak ve pespembeydi.
Sevmedik yurekten. Sevilmedik hic. Hep "mış gibi" yaptik. Bize de "mış gibi" yaptilar. Mutluluk pozlari verildi birbirinden sahte.
İnsanlik hicbir zaman mutlu olmadi. Onu huzura kavusturacak seyi maddede aradi. Daha cok esya, daha cok insan aldi hayatina. Onlarla mutlu olmaya calistikca daha da ucuruma suruklendi. Madde degil manaydi aslolan. İnsanlik bunun ayirdina varmadi. Hep savasti, kavga etti, govde gosterileriyle vakit kaybetti. Donmedi yuzunu ruhanî olana, insanî mutluluklarla emek ve zaman kaybetti. Bu kayipla depresyona suruklendi. Nerde yanlis yaptigini aradi, öz'de bulabilirdi. Öz'e inmedi. Dost olduklarinin yerine baskalarini koydu. Sucu eski dostlarinda/eski esyalarinda bulmustu. Yanildi. Bu yanilgi, icinde yara olarak depresti insanoglunun. Yara gittikce buyuyordu. Merhem olarak yeni madde arayisina girdi, surdugu merhemler de kâr etmedi. Ne de olsa insandi. Her insan kadar aptaldi...

12 Şubat 2014 Çarşamba

Bir Romanin Anatomisi: Ruhi Mucerret

Cocuklugumdan beri "ders calis" emir/ricasini cokca duymama karsin, "kitap oku" bana cok yabancidir. Durtulmeye, desteklenmeye ihtiyac duymamistir kitap okuma arzum. Su icmek bi zorunluluk arzeder cunku bende. Eroinmanin eroine, obezin patates kizartmasina, kadinlarin ozel gunlerinde nutellaya duydugu aski kitaplara duydum. Kucuklugumden beri babami kitabevlerine goturur, begendiklerimi secer alirim. Artik teknolojinin aramiza sizdigi bu yillarda, okumam gereken kitaplari internetten bulup, ekran goruntulerini babama whatsapptan yolluyorum. Ama yine de kitabevinde saatlerimi harcayip o muhtesem kitap kokusunu icime cekmem gerek. Bu yuzden hic kitap almayacak olsam da vaktimin bi kismini ankarada evime yakin kitabevlerinde geciriyorum. Herkesin bi garip huyu olur. Benimki de bu.
Lakin son yillarda annemin "kizim nolur ankarada kitap okuma, tatile geldiginde okursun, ankarada ders calis" israrlari suruyor. Eh 5 yil icindeki universite basari grafigimi goz onune alirsak hic de haksiz sayilmaz. Kitaplara, deneyimlere fazlasiyla deger veriyorum. Yasanmislik, ister istemez cekiyor kendisine beni. İkinci el kitap tutkum da bununla iliskili muhtemelen.
Kitaplardan uzak kalmak benim icin pek mumkun gorunmese de annemin bu ricasina kismen riayet edecegime soz verdim.

Kitap okumayip napacakttm, hayatimda televizyona yer yok. Memlekete gidince izledigim bir iki magazin programi disinda:p Ne kurtlar vadisi, ne asiret dizileri geldi gecti. Hicbirini izlemedim. İzledigim tek Turk dizisi "Suskunlar"di. Her hafta buyuk bi ilgiyle ve salya sumuk izlerdim. Sahane bi diziydi. Ama elbette benim sansim ne zaman yaver gitmis dimi? Guzelim dizi erkenden bitti. Ben de kendimi Friends, Coupling, Himym'e verdim. Sanirim Turk dizilerindeki yapay aglamacilik ve bitmek bilmeyen bakisma seanslari beni deli ediyor. Cocuklugumdan beri sabirsiz biriyim. Bu yuzden film izlemek de iskence gibi gelir, 90 dakika dayanacak sabrim malesef yok.
Kitap okumak ise bambaska sey. Asla sıkıcı olmaz. Yazar, kelimeleri koyar ve gerisini hayal gucume birakir. Hayal gucunun hudutlari yok. Diledigim gibi tahayyul edebilirim kitapta olan biteni. Her kitabi begenmem ha. Cok secici ve gicigim kitaplar konusunda. İmla takintim var, imlasi bozuk olan kitaplari okumaya devam edemem. Bir kere yazi yazmaya, hatta kitap cikarip bunu meslek haline getirip para kazanmaya niyetli biri imladan yeterince anlamali. Aksi takdirde okuyucuya karsi buyuk bir saygisizlik addederim imla hatalarini. Baski-dizin hatasi olur o baska. Ama o kelime her gectiginde ayni sekilde hatali yaziyorsa, veya baglaclari ayirmayip cumle cinayetleri isliyorsa hic sansi yoktur kitabin. Acimam, birakirim yarida.
Hic cinayet romani ya da kurgu okumadim. İlkokulda okudugum iki Harry Potter kitabini saymazsak tabi. Yasanmislik seviyorum ben. Ya da yasanmislik yoksa da yogun olay örgüsünden cok, agir bi edebî diliyle tamamlamali eksik tarafini.

Bu somestr tatilinde babama liste yapmistim. Bulabildiklerini getirtmis. Bir de dersaneden cok sevdigim bi edebiyatci hocamdan bi oneri istemis. Hocam da Murat Mentes'in "Ruhi Mucerret"ini onermis. O kitabi kitapcilarda cokca gorup, lakayt kapagindan oturu icim isinmamis ve almamistim Ankarada. Kitabi buyuk bir zevkle okuyup bitirdigimde ise iki sebepten utandim; birincisi bu kapak onyargim. İkincisi ise Murat Mentes'i ilk kez bu kitapla taniyor olusum. Halbuki cok meshur ve degerli kitaplari varmis. Bir kitapsever olarak fazlasiyla utandim. Diger kitaplarini da en kisa zamanda hatmedicem.
Gelelim kitabin elestirisine;(dikkat spoiler icerir)

1)Oncelikle, ilk sayfalarda 100 yasinda bi adamin dilinden eglenceli bi kitap okuyacagimi dusunmustum. Evet, o kisimlar cok iyiydi ama sonra karmasik kurgulara agirlik vermesini sevmedim.

2)Murat Mentes fazlaya kacan aforizmalardan yararlanmis bu kitapta. Cok abartmasa daha iyiydi acikcasi. İlk basta zevkle okudum aforizmalari ama bi sure sonra ne demek istedigini cozmeye calismak zor geldi. Bi treshold level'imiz var di mi :D fazlasi zarar.

3)Kahramanlarin isimlerinin garip gureba olmasina bayildim. Masum Cici, Fujer Fuji :D Harika bi fikir bence.

4)Kurgu kitabin sonunda patlak verdi. Entrika ustasi Masum Cici'nin hayati, bu kadar basit bi ölümle noktalanmamaliydi.

5)Civan Kazanova'nin ikide bir "... diye bir sey olmasaydi, ben icad ederdim" demesi bayginlik vericiydi.

6)Lakin tum bu olumsuzluklara ragmen, sonuna kadar zevkle okuyup bitirdigim bir kitap oldu. Yazarin zekasi su goturmez. Keyifli bir kitap yazmis. Edebî ve agdali cumlelerle suslemis kitabi. Dozunda olsa tadindan yenmezmis ama her kitabi sevmeyen bana kendini sevdirdi. Yine de sirf Ruhi Mucerret'in ifadelerini okusam daha cok eglenirdim. Zira, 100 yasinda bi adamin neler dusunecegini hic hayal etmezdim. Bazi sozlerini kayit bile ettim. Tekrar tekrar okumak isterim.
Kurgu kitap sevmedigimden olsa gerek, kitabin kurgularini makasla bictim, kitabi benim icin okunur kilan tek sey, takindigi entellektuel ve edebî dildi. Okursaniz, pisman olmazsiniz. Lugatiniza yepyeni sozcuk hatta cumleler girebilir. 10 uzerinden 7 veriyorum. Murat Mentes adli edebî zekanin diger kitaplarini okumada sira. :)

8 Şubat 2014 Cumartesi

Ogretmenler Yalan Soylemez

Kardesimle Karlar Ulkesi filmine gittik gecen gun. Sahaneydi. Efektler ve animasyonun cok basarili oldugunu soylemeye gerek yok sanirim. Animasyonda agladim. İnsan cizgi filmi aglamak icin izlemez ama o abla-kardes duygusunu gecirdiler resmen. Kardesimle beraber gitmemiz de tesaduf oldu, konuyu bilmiyordum. Kardesime uygun bi film oldugu icin gittik ve ben bayildim Karlar Ulkesi'ne! İyi is basarmislar. Dvd alip tekrar izlemeyi isterim.
Sanirim animasyonu normaline yegliyorum biraz. Toy Story de benim vazgecilmez klasiklerim arasinda^.^
İnternette 15:00 seansi gorunuyordu, uygun diye ona gidelim dedik, 3e 10 kala sinema gisesindeydik. Hobaa, gisedeki adam diyor ki 3 seansimiz yok. Babami aradim, konusurken, adam "bi sinif 14:30 seansina girdi ama gec basladi onlarinki, isterseniz oraya alalim sizi" dedi. Olur dedim hemen biletlerimizi aldik gectik salona. Film baslamisti, salonda sadece ilkokul ogrencileri ve iki tane kadin ogretmen vardi baslarinda. Okul aktivitesi diye dusundum ama sonra dersane oldugunu ogrendim.
Giriste gorevliler 3D gozluk verdiler bize, tanesi 3 lira. İstersek bizde kalacagini, istemezsek de giseye iade edip 1,5 liramizi alabilecegimizi soylediler. Eh biz 2.sini yapacaktik.
Film bittikten sonra, ogretmenlerden biri elinde torba, gozlukleri topluyordu. "Cocuklar bu gozlukler 5 lira, acele edin koyun hepsini" dedi. Hobaa, kadin alenen yalan soyledi. Tabi sabi subyanlar bilmiyor 1,5 lira oldugunu. Kiytiriktan bir mesele de olsa, koskoca(!) ogretmene, ogrencilerine yalan soylemeyi hic yakistiramadim. Kadini icimden ayipladim ve bu yalanindan ötürü hangi dersaneye mensup bi ogretmen oldugunu anlamam hic uzun surmedi. Cunku onlarin ana besin maddesi, aldatma, yalan ve iftira.

Ogretmen cocugu olmamdan mutevellit, ogretmenler benim gozumde apayri yere sahip. Onlar yalan soylemez, iftira atmaz, ahlaklidirlar. İlkokuldan beri de tum hocalarimi sever sayardim, psikopat olanlar haric. Gerci o da tekti, onu da yazicam bi ara. Universitedeki hocalarimi da cok seviyorum, ogrenciler her hocaya menfi yaklassa da, annesi babasi ogretmen bi insan evladi olarak, ogretmenlerime saygiyi eksik etmemek en aslî gorevim.

Velhasili kelam, bu ogretmen bozuntusu benim kafamdaki ogretmen imajindan cok uzak, cok baskaydi. Ben orda sade vatandas olarak, daha once hic bilmedigim bu kadinin tek cumlesini duydum, o da komple yalandi! İnsan ister istemez, kadinin sinifta o korpe beyinlere ne korkunc seyler soyledigini hayallemeden edemiyor. Hitap ettigi kitle kucuk yasta diye onlari kandirmaya hakki yoktu. İnsan ogretmenini model alir, o yuzden uzuldum zaten. İnsallah, yetistirdigi cocuklar da kendi gibi olmaz. İnsallah, Allah, kotu insanlari, cocuklarimizi yetistirmekten men eder.

7 Şubat 2014 Cuma

Tatil Yeri Görgüsüzü

Otele gidersin. Esyalarini yerlestirdikten sonra otelin acik bufesinde enfes yiyecekleri mideye indirmek icin merdivenleri tirmanirsin. Eveet ulastin mi acik bufe cennetine? Tabagini envai cesit yiyecekle doldurup, cayini da aldin mi yerine oturacaksindir. Fakat o da ne ? Tatil Yeri Gorgusuzu teyze ordadir. Hep olmasi gerektigi yerde. Senin sirani kapar, sosislere saldirir, sen kuzu gibi beklersin elinde tabak. Teyze etrafi bordo bereli komando gozleriyle suzuyodur daha, acik bufeyi ne kadar sömürebilirim diye. Bu teyzelerden kacis yok. Oyle hirsla sarilir ki tabaklara, seni dusurmesi an meselesidir. Sen onun gozunde ceylanina talip olmus pis bi aslansin. Ama fistik onun olucak! Vurucak kirbaci, vurucak kirbaci...
Saniyorum bu Tatil Yeri Gorgusuzu Teyze'lerden her isletmeye esit sekilde dagitilmis. Hatta maasli bile calisiyo olabilirler! Amac senin acik bufeye olan direncini kirmak, "amaan neyse" diye azicik yemekle masana oturmani saglamak.
Acik bufede her seferinde yenilenen boreklerden 15 kez almis olan teyze, bu sefer de havuzbasinda cikar karsina. Orda gorevli kadinlara trip atmakla mesguldur, "burayi temizlememissiniz, o kadina frappe geldi ben hala bekliyorum, sezlongumun semsiyesi yeteri kadar golge yapmiyo" diye havuzbasi gorevlisi kadincagizlarin beynine tecavuz etmektedir.
Herkesle ayni parayi odemelerine karsin, bu teyzeler kendilerine ayricalik ister. En iyi yerdeki sezlongu o kapmalidir, acik bufeden kusana kadar yemelidir. Bi bakima, verdigi parayi cikarmak istemektedir bu teyze turevi. Ben ozellikle acik bufede iki zeytinle elimde bekledigim tabagimla bana carpmamalari icin dua ediyorum bu teyzelerin. Hirstan gozleri sadece yemege odakladiklari icin, tehlikelilerdir. Aman Allah uzak eylesin :)