Kusumuz Fistik melek oldu gecenlerde. Kardesime gercegi soyleyemedik, "kafesi acik kalmis, pencereden kacmis" dedi annem. Ona ragmen, kardesim beni arayip "abla sana cok kotu bi haber vericem, fistigimiz evden kacti" dedi ve hungur hungur aglamaya basladi. Tabi ben de pesinden... Anladim kacmadigini, melek oldugunu ama kardesime caktirmadim. Aglamam sirasinda duzenli nefes alabildigim vakitler "ablacim, fistik daha mutludur gittigi yerde, evde sıkılıyodu, hic arkadasi yoktu. Simdi arkadas bulmustur kendine" diye avutmaya calistim. Yine de yeterli gelmedi. Benim minik kardesim, prensesim, "evden kacan" kusu icin gunlerce gozyasi doktu...
Kardesimden sonra telefona annemi istedim. Agliyorum bi yandan, "Anne, fistik ne zaman öldü, cereyanda mi kaldi niye öldü" diye sordum. Annem de aglamaya baslayip, kardesim yaninda oldugu icin sifreleyerek konustu. Annem mutfakta yemek hazirlarken Fistik'in kafesinden gelen acayip kanat cirpislarini duymus. Suyu falan mi bitti diye bakmaya gitmis, suyu tam ama Fistik cilginlar gibi kanat cirpiyor... Akabinde melek olmus zaten, uzun surmemis.
Evde bir aya yakin matem havasi esti. Kardesimden gizleyerek agladik bu ölüme. Kuslari kafese tikan, petshopta satan zihniyete lanetler yagdirdik. Evet bu sistemin bi parcasi olmak istememistik, evde buyuk hayvan beslemeye sicak bakmiyoruz. Hayvanlar kedi,kopek vesaire, dogada kosmak icin yaratilmis. Bize ev icinde eglence olsun diye degil... Lakin hicbi anne baba, cocugunun isteklerine kayitsiz kalamiyor. Kardesim muhabbet kusu diye israr edince aldi bizimkiler. Cok kucuk oldugu icin, kafesinden cikarip ozgurce ucmasini sagladigimizda malesef duvara carpiyordu. İc kanama gecirir, hasta olur diye cok korktuk ve pek cikarmamaya basladik kafesinden. Babamla arasira kafesteki Fistik'a bakip, "Ucmak gibi enfes bi yetenegi olan canli, ufacik bi kafes icinde. Cok yazik" derdik hep... Annemle de kardesimden gizli, Fistik'i ait oldugu dogaya birakma dusuncemiz vardi, bu blogda ilk postlarimdan birinde anlatmistim. Annem hep "disarda yasayabilecegine inansam, hic durmam ozgur birakirim" diyordu. Ama disarda bir gun bile yasayamazdi bizim minik fistigimiz. Cunku alismisti hazir su ve hazir yeme. Hatta bizim ilk aldigimiz kabuklu yemlere oyle alismisti ki, annemin daha sonralari ona kolaylik olsun diye aldigi kabuksuz yeme agzini surmemisti. Bu hayvan, dogada barinamazdi...
Gitti Fistik'imiz. Cok gozyasi doktuk, cok uzulduk. O kafesteyken de cok uzuluyorduk. O simdi melek oldu. Gittigin yerde daha mutlu olduguna eminim Fistik. Gecen gun memlekete gittim. Evde senin hep oldugun yerlere annem saksilar koymus, guzel cicekler acan. Gozum seni aradi. Sabahlari oterdin mesela. Bizi oyle uyandirirdin. Kulaklarim, tanri mucizesi olan sesini aradi. Yoktun. Belki gittigin yerde arkadaslarinla daha mutlusundur. Seni ozledim. Senin yerine gul koklamamak, asla baska bi hayvan almamaya ant ictik ailece. Hayvan, dogada guzel. Doga, hayvanlarla guzel...
Kardesimden sonra telefona annemi istedim. Agliyorum bi yandan, "Anne, fistik ne zaman öldü, cereyanda mi kaldi niye öldü" diye sordum. Annem de aglamaya baslayip, kardesim yaninda oldugu icin sifreleyerek konustu. Annem mutfakta yemek hazirlarken Fistik'in kafesinden gelen acayip kanat cirpislarini duymus. Suyu falan mi bitti diye bakmaya gitmis, suyu tam ama Fistik cilginlar gibi kanat cirpiyor... Akabinde melek olmus zaten, uzun surmemis.
Evde bir aya yakin matem havasi esti. Kardesimden gizleyerek agladik bu ölüme. Kuslari kafese tikan, petshopta satan zihniyete lanetler yagdirdik. Evet bu sistemin bi parcasi olmak istememistik, evde buyuk hayvan beslemeye sicak bakmiyoruz. Hayvanlar kedi,kopek vesaire, dogada kosmak icin yaratilmis. Bize ev icinde eglence olsun diye degil... Lakin hicbi anne baba, cocugunun isteklerine kayitsiz kalamiyor. Kardesim muhabbet kusu diye israr edince aldi bizimkiler. Cok kucuk oldugu icin, kafesinden cikarip ozgurce ucmasini sagladigimizda malesef duvara carpiyordu. İc kanama gecirir, hasta olur diye cok korktuk ve pek cikarmamaya basladik kafesinden. Babamla arasira kafesteki Fistik'a bakip, "Ucmak gibi enfes bi yetenegi olan canli, ufacik bi kafes icinde. Cok yazik" derdik hep... Annemle de kardesimden gizli, Fistik'i ait oldugu dogaya birakma dusuncemiz vardi, bu blogda ilk postlarimdan birinde anlatmistim. Annem hep "disarda yasayabilecegine inansam, hic durmam ozgur birakirim" diyordu. Ama disarda bir gun bile yasayamazdi bizim minik fistigimiz. Cunku alismisti hazir su ve hazir yeme. Hatta bizim ilk aldigimiz kabuklu yemlere oyle alismisti ki, annemin daha sonralari ona kolaylik olsun diye aldigi kabuksuz yeme agzini surmemisti. Bu hayvan, dogada barinamazdi...
Gitti Fistik'imiz. Cok gozyasi doktuk, cok uzulduk. O kafesteyken de cok uzuluyorduk. O simdi melek oldu. Gittigin yerde daha mutlu olduguna eminim Fistik. Gecen gun memlekete gittim. Evde senin hep oldugun yerlere annem saksilar koymus, guzel cicekler acan. Gozum seni aradi. Sabahlari oterdin mesela. Bizi oyle uyandirirdin. Kulaklarim, tanri mucizesi olan sesini aradi. Yoktun. Belki gittigin yerde arkadaslarinla daha mutlusundur. Seni ozledim. Senin yerine gul koklamamak, asla baska bi hayvan almamaya ant ictik ailece. Hayvan, dogada guzel. Doga, hayvanlarla guzel...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder