23 Aralık 2013 Pazartesi

Misantropizm Versus Humanizm

Yillarini katiksiz bi humanist olarak yasayip da agzina onca edildikten sonra adam olacagimi umud ettim. Yok, olmuyor. Eli'nin yolu: Misantropistlik diye hayatimin dizisini cekmek istedim hafiz. Misantropizmi anca miss seviyesinde tutturabildim. Hamur, kulak memesi kivamina gelmedi hic. Aslinda kisiligimizde gormek istedigimiz ozellikleri ruhumuzda o dogustan gelen mayanin tabiatina uygun mu diye bakmazdan once adapte etmeye calistikca emanet duruyor, ziyadesiyle siritiyor.
Kardesimi, dogumundan itibaren gozlemleme sansina eristim. Ve gercekten, insanlarin dogustan getirdigi bi karakter olduguna ant icebilirim ! Reenkarnasyon ya da tekamul geyiklerine girmicem hic. Varsa da Allah oyle istemistir ve oyle olmustur, kafami karistirmam. Ama dogustan gelen ozelliklerimiz var evet. Kardesim sayesinde birebir sahidim. Ruhun mayasi denilen sey bu belki. Kendimizde gormek istedigimiz nice ozellik, o mayaya tersse olmuyor hafiz. Vallahi olmuyor. Benim misantropistligim de reklam arasindan kisa surdu. Kendi kendime "himm evet insanlar kotudur buna alismam lazim" derken, okula gittigimde, herhangi bir insanla sohbetimde bunu tamamen unutup rutin salakligima devam edebiliyordum. Demek ki neymis ? Maya tutmayinca sittin sene de cabalasan olmazmis. Yine dogal mayam geregi humanist olayim, yine agzima sicilsin, yine ders almiyim. Negzel

20 Aralık 2013 Cuma

Karma Is Watching You Baby

İyi niyetli cabalarin sonuc vermezse, kötü bi insan olma hakkin var bence. İsrarli cabalari sonunda aldigi koca bi hic olunca, insan bi sorguluyo yasadigi sacma salak hayati...
Belki de kotu bi insan olmak iyi bi seydir. Uzulmezsin umursamazsin o vakit. Vicdanin da sizlamaz. Oh ne rahat :)
İyi insan olmak, olmaya calismak cok yipratici. Size yapilan haksizliklara sabrettikce insanlar uzerinize uzerinize geliyor.
Bi yerde okumustum. İnsanlarin size yaptigi haksizliklari sorgulamanin bi faydasi yok. O insan, hur iradesiyle size haksizlik etmeyi secmis, buna mudahale edemezsin. Ama bil ki o yanlis secimi yapan insanlar Allah katinda almasi gerekeni alacaklar.
Gerci ben Karma felsefesine de inaniyorum. O da Allahin tezahuru. İslamla da bagdasiyor. Ettigini cekmeden ölmezsin derler. Tek tarafli degil ama. Su an basimiza gelen kotu seyler de, bi zamanlar yedigimiz haltlarin sonucu :) Hicbi sey sebepsiz degil. Oyle ya da boyle, ilahi adalet mutlaka tecelli edecek. Sen istemesen de :) Zaten su koca dunyada, sen kimsin ki ? Fazla önemsiyoruz kendimizi...

Simbiyotik Arkadasliklar

Bazi insanlar vardir, sizi sadece isleri dustugunde ararlar. Onlarin islerine yararsiniz, sizi kullanirlar ve simbiyotik iliskiniz bittigi an, sessizlikliklerine geri gomulurler. Cunku siz onlar icin tek kullanimlik arkadassinizdir. Sizden faydalanabilecegi bi firsat yoksa, akla gelmezsiniz.

Ortaokuldan arkadasim. Yillarca gorusmedik, en son facede eklemistik. Guzel bi 4 yillik bolum kazandi ve bitirdi.
Ankarada bi kere goruselim dedik, olmadi. Gecen yaz mesaj atmis, canimm napiyosun nasilsin falan sirinlikler tontislikler. Konustuk. Annesine bizim hastaneden randevu almami istiyormus. Tamam dedim, soz verdigim gibi aldim randevuyu. Bunun icin vakit ve emek harcamak gerekiyor malum :) önlügü giycen, 9.kata cikican, sekreter tripleriyle ugrasican falan... annesinin adina randevuyu aldim ve ilettim arkadasa. Randevu gunu hic mesaj atmadi geribildirimde bulunmadi. Merak ettim o aksam sordum. "Evet muayene oldu annem sagol" gibi siradan bi cevap aldim. Sormasam, onu da almicam.
Aradan pek vakit gecmedi. Bu sefer muvekkili icin benden heyet raporu almami istedi. İcimden "oha!" dedim, disimdan "biz alamiyoruz onu, kendisi gelsin halletsin" dedim. Yani onu da ben yapsaydim herhalde yilin gerizekalisi dalinda oscari alacaktim :)
Simdi o arkadastan haber yok :) Eminim yine hastaneyle ilgili isi oldugunda onun bi anda "Canı" oluvericem. Lakin bi daha mesaj atarsa, cevap yazar miyim ? Hic sanmiyorum :)

Daha ogrenciyken bu parazitik iliskilere maruz kaliyorsam, bitirince ne olacagini tahayyul edemiyorum.

Allahim sen beni cikara dayali iliskilerden koru. Ben kimseye yikilmadan her seyi kendim halletmeye calisirken, basima gelenler hic adaletli degil :/ Gerci o arkadasa da parazit olan birileri vardir ya da olacaktir. Hayat bu. Karma, döngü halinde surer gider.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Dersaneci Kiziyim, Soyleyeceklerim Var!

Cemaat-Akp kavgasinda olan niye dersanelere oluyor gercekten anlam veremiyorum. Hayir bi de insanlar dersaneyi esittir cemaat olarak algilamislar. Hadi yaa... Babam dersaneci. Gayet de bagimsiz bi dersane, hicbi cemaatle tarikatla kurumla baglantilari yok. Onu gectim, bizimki yerel bi dersane olmasina karsin, Final ve Sinav gibi yaygin ve cemaatlerden bagimsiz, ün yapmis dersaneler var. Dersanelerin sucu ne ! Kumarhane kapatir gibi kapatacaklar bu ozel isletmeleri. Babam bu dersaneyi arkadaslariyla kurarken devlet yardim etmedi. O devlet simdi hangi hakla kapatacak, akil alir gibi degil. "Ben istiyosam yaparim, olur"zihniyeti kökünden kurur insallah. Du bakalim bi gelismeler oluyor, birbirlerine giren taraflar, desifre ediyor karsi tarafin pisliklerini. İnsallah bu dalga daha da buyur.
Yalniz, sirf hukumete karsi olmak icin "dersaneler kapatilmasin" diyen alakasiz vatandasla, cemaatin kaynaklari kurusun diye(sanki tum dersaneler cemaatinmis gibi) "dersaneler kapatilsin" diyen, ayni ahlaki statude. Kimse de demiyor "lan manyak misiniz, ozel isletmeyi devlet nasil bi hukuk uydurup kapatabilir, bu ayni, lokantalari kapatmak kadar sacma bi eylem"
Hangi kirli oyunlara kurban gidiyor bilmiyorum ama 6bucuk yasindaki kardesimin rizkini yiyen herkes insallah cezasini bu dunyada da ayri bi ceker.

16 Aralık 2013 Pazartesi

Babalar ve Ötesi

Babasini seven kizlar ne kadar sansli. Babasi ona tolerans gosterip mutlu mutlu yasayan kizlar ne sansli ! Allah babami basimdan eksik etmesin. Cigerim o benim. Tamamlayan parcam. Babasi tarafindan cok sevilmek de bi kiz icin hayatin ona verebilecegi en buyuk armagan galiba. Babam en iyi arkadasim ! Tek yoldasim ! İnsanin hayatta tutunabilecegi dallar olmali. Yoksa yasam, amacindan sapar, anlamini kaybeder.
Uzun zamandir ozledigim biseydi, babamin benimle gururlanmasi. Ya da belki bana caktirmadan gururlanmistir, bilmiyorum ama sanki o yaklasik 6-7 yildir unuttugum hissi tekrar yasamaya basladim. Anne ve babadan bagimsiz gelisen sevincler ölü dogum yapiyormus meger. Kalici mutlulugun muhrunu basan, babasi oluyomus insanin.
Babam yanimdayken, sanki korunakli oluyorum evrenin akil almaz ve beni eriten oyunlarina karsi. Sanki duvar örüyor babam, kucuk kizini disardaki pisliklere yem etmezcesine. Sanki incredible Hulk babam. Aslan babam :)
Biliyorum hayat bi yolculuk ve bu yolculukta karsimiza cook insan/mekan/olay cikiyor. Hepsi iyi ya da kotu iz birakiyor insanin yureginde. Kotu izleri yok eden inanilmaz adamlar, kesinlikle babalar ! O seni bi kucaklayiversin, hayat isterse en buyuk vurusunu da yapsa sana islemiyor.
İnsanin babasi, cigerinin yarisi :)

14 Aralık 2013 Cumartesi

Hayvansever Camianin Anatomisi

Hayvanlari seviyorum. Onlarin haklarini ölünceye kadar savunabilirim. Lakin, saglam bir psikoloji icin, hayvanlara olan hurmeti abartmamak gerektigine inaniyorum. Tam bir homeostazi ! Kaliteli yasamak icin ihtiyac duydugumuz sey, denge ! Kendini hayvansever olarak tanimlayan buyuk bi cogunlugun, bu teraziyi tamamen bozduguna inaniyorum. Hayvanseverleri 5e ayirabilirim: 1.kesim, en deli olanlar. Sosyal medyada lokal olarak isim yapmislardir. Surekli birbirleriyle kavga eder, isim isim birbirlerini ifsa eder, dolandiricilikla falan suclarlar. Aman diyim uzak durulasidir. Hayvanlara ne cesit bi hizmeti olacaktir bu kavgalarin ? Mechul... Bu kesimde, hayvana hizmetten ziyade, EGO ön plandadir. BEN yaptim, hayvanlari en cok BEN seviyorum, kavgasindadirlar. Muhtemelen, cok ciddi ruh sagligi bozukluklari var bu insanlarin, ozel hayatlarinda da mutsuzlar. O yuzden, onlarla merhabaniz dahi olmasin. Benden tavsiye...
2.kesim, cok tatli 30yas ustu kadinlar bunlar. Evlerinde kedileri kopekleri var. Merhametliler. Sevgi dolular esasen. Bekarlar. Bu yuzden kafalarini kedi kopek fotograflariyla bozmuslardir. Facebook ve instagram, onlar icin kedileri Pirtik'in 63791.fotografini paylasmak icin vardir. Bu ablalarin evlenip coluga cocuga karismalarini can-i gonulden istiyorum. Mutlu olmayi hakediyorlar ama facebooktaki arkadaslarina yazik degil mi ? Aslinda o kisilerin sosyal medyadaki takipcilerine buyuk sorumluluk dusuyor : Copcatanlik ! Bu guzel ablalari kendileri gibi guzel, merhametli es adaylariyla tanistirip acilen yuva yapmalilar. Yoksa instagram bu kedi fotograflari yuzunden cokecek. İnsaf:)
3.grup.İclerinde insan.ve hayvan sevgisi bulunduran siradan insanlar. Normal bi sosyal hayatlari vardir. Evlerinde hayvan bulunmayabilir.Yerde salyangoz gorduklerinde, onu tutup ayakalti olmayan bi yere birakirlar ki baskalari onu ezmesin. Hayvanlarin yasam hakkina saygi gosterirler. Bazilari,muhtac/yarali hayvanlari veterinere goturecek kadar iyi yurege ve iyi gelire sahiptir ( :) )
4.grubumuz, cocugu olmayan orta yas ustu teyzeler. Ben bi tanesini taniyorum. Cocugu yok diye uzuluyorum ama bunun cezasini tum mahalleye odetmesine kiziyorum ! 2 sokak kopegini kendi zemin katinda oturdugu apartmana alistirmis. Zavallilar orda miskin miskin yatiyorlar. Kadincagiz mamasini suyunu veriyor bu hayvanlarin. Amenna. Allah razi olsun. Ama gece 12 gibi baslayip sabaha kadar suren yuksek volum havlamalarina mahallece maruz kaliyoruz. Hayvanlarda tabiki suc yok. Suc, bu kadincagzin psikolojik problemlerini farkedip de onu psikiyatriye yonlendirmeyen kocasinda/akrabalarinda/arkadaslarinda ! Sosyal hayati sanirim yok bu teyzenin. O zaman, kocasini sucluyorum ! 5 yildir her gece olan bu havlamalar ozellikle sinav gunleri canimi fena halde darliyor, elim telefona gidiyor belediyeyi aramamak icin... Ama zehirlemelerinden korktugum icin, bunu yapamadim. Neyse !
5.grubumuz, hayvan ozgurlugu aktivistleri. İclerinde cok seker insanlar var. Evli barkli, coluklu cocuklu, kendi hallerinde insanlar geneli. Buyuk bi kismi bu veganlik-vejetaryenlik olayina, Earthlings belgeseli izleyerek baslamis. Hayvanlarin eziyet gormelerine vicdanlari dayanamayinca ani bi kararla vegan oluyorlar. 4.grup gibi, hayatlarinda kirilmalar yasayip da vegan olmusu yok denecek kadar az. 1.grup gibi ego sahibi de degiller. Kendi hallerindeler, ama bu hayvanlara yapilan vahsete seyirci kalmayip, cevrelerindeki etyiyen insanlara hunharca davrandiklari genel kanim. Cunku, bi davayi savunuyosan, kisileri suclayici ithamlardan kacinman gerekir bana gore. "Siz hayvan katliami yapiyosunuz" diye bidibidi edince, et yiyen, adana kebabi 1 porsiyon soyleyecekken, 2 soyler inadina :D bu grubun tek yanlisi, agresif davranmak. Ve lakin, bu agresiflik ego kaynakli degil de, o vahsete ortak olanlari silkip kendilerine getirme amacli oldugu icin, kizamiyorum efenim...
Eveet.. Hayvansever camiasi da bundan ibaret. Ne demis ünlü dusunur Eli Atesopoulos ? "Hayvanlari sev, hayvanseverlerden uzak dur" :)

Mahalleye Saygi Duy, Sonra Hayvan Beslersin

Hayir, senin iki tane kopegi apartmanin onune alistirman, hayvanseverlik degil teyze. O buyuk cins sokak kopeklerinin gece 11 gibi havlamaya baslayip sabaha kadar susmamalari hic hayvanseverlik degil. Bunun adi bencillik. Dusuncesizlik. Tum mahalle, o kopeklerin havlamasini cekmek zorunda mi ? Belediyeye biraz guvensem, seni sikayet edicem hayvanlari toplayacaklar ama guvenmiyorum ki. O hayvanlar zehirlerler diye senelerdir bisey yapamadim bu konuda. Oyle bi havlama ki, yatagimin basucundalar sanki. Gunduz havlasinlar eyvallah ama gece sabrim tasiyo teyze. Sabah dersim/sinavim oluyo. Anliyorum, cocugun olmadigi icin psikolojin bozuk ve bu yuzden o hayvanlara cocugunmus gibi davranip salyalarini bile mendille siliyosun, allah razi olsun ama madem oyle, evine alip besleyeceksin. Hem evin temiz kalsin, hem iki tane kocaman sokak kopegi senin zemin katinda oturup hep pencereden kontrolde oldugun yerde beklesinler, tum mahalleyi her ama her gece rahatsiz etsinler. Yok canim ! Bizdeki de kulak ama. Hem hayvanlara yazik degil mi, onlar senin apartman onunde uyusuk uyusuk yatmak icin dogmadilar ki. Onlar ozgur bi tur. Gitmeli, ceteye karismali, yiyecek ve su bulmali, egzersiz yapmalilar. Yo teyze. Cok yanlis yapiyorsun. Hadi ben icime atip da zabitaya sikayet etmiyorum hayvanlara zarar gelir diye. Peki hayvan sevmeyen biri yapamaz mi bunu ? Yapar. Yapmislar da daha once. İmza toplayip sikayet etmisler. Sen de belediye geldiginde hayvanlari arka bahceye saklayip yirtmissin. Peki ya cekirge ikincide ziplamazsa? Mahalleliden, hayvanlari zehirletiriz diye tehditler aliyormussun. Kendin soyledin. Ya bu tehditler, eyleme dokulurse ? Hayvanlar icin hic mi korkmuyorsun? Peki ya hic mi akraban yok, hic mi arkadasin yok da senin bu halini gormuyolar ? Psikiyatride tedavi olman gerekirken, iki ozgur kopegi apartmana alistirip yillardir tum mahallenin hakkina giriyorsun... Seytan diyo bi gun o kopekleri al, uzaklara gotur birak. Hem kopekler icin de hem kulak sagligimiz icin en iyisi bu olsa gerek...

31 Ekim 2013 Perşembe

İcsel Muhasebe

İnsan sanki icine huzun cöksün diye yaratilmis. O huzun buyuyup senin boyunu bile gecebiliyor. Aci, insanin tanrisi derler. Acidan gecerek bir seyleri ogrenebiliyorsun hayata dair. Ve sunu gordum ki, basimiza gelen kotuluklerin bitmesini beklemek hata. Cunku hic bitmeyecekler. Ta ki biz ölene kadar surdurecekler hukumranliklarini. En mantiklisi ve olmasi gerekeni, kendimizi acilara dayanikli hale getirmek.
Yillarimi humanist olarak gecirdim. İnsan hep iyiydi bana göre. Biriyle tanistigimda ilk bastan guveniyordum, basinda veriyordum krediyi. Sonra o guvenimu sarsinca cekiyordum. Dogrusu bu degilmis. Yasadikca ogreniyor insan. Humanizmin ne denli sakat bi felsefe olduguna kanaat getiriyor. Yasadikca...
Humanistlikten misantropistlige evrilisim kisa surede oldu. İnsan cok iyiydi benim eski cahil dusuncelerime gore. Özünde iyiydi hic olmazsa. Meger ruh hastasi cok insan varmis ve onlar cok yakinlarimiza kadar sızmıs. O insanlar kafalarinda gercekustu cesitli seyler kurup ona gore yonetiyormus kendi kucuk dunyasini. Sen herkesi kendin gibi dusundukce fena halde yara aliyormussun boylelikle. Ne aci !
Ve dunya, iyi olana hakettigi degeri vermiyormus. İyi, eger gardini saglam almazsa ve dayanikli degilse, eziliyormus kotunun tahakkumu altinda.
Misantropizme katiliyorum artik ! Ateizmi savunmalari disinda katiliyorum. İnsan kotu. İnsan bencil. İnsanin ruhu hastalikli. Ve bastan guvenmeyeceksin asla. Guvenmen icin o kisinin firinlarca ekmek yemesi gerekmeli. Hep gardini alacaksin, hep sıkı duracaksin. Dunya, seni incitmek isteyen yavsaklarla dolu. İcerden saglamlastiracaksin kendini. Yoksa cok aglarsin. Yazik degil mi ? 23 yasina geldim ve yeni anladim malesef. Kafami duvarlara taslara vursam yeri... Neyse. Allah, sabredenlerle beraberdir. Mazlumun da alacagi var elbet ;)
posted from Bloggeroid

18 Ekim 2013 Cuma

Tatli Su Hayvanseveri

Kedi kopek sevip, inek ve kuzulari afiyetle midelerine indiriyor canlarim.
Bunun mantigini hicbi zaman anlayamadim. Ve ölene dek anlayamayacagim, belli ki. Hayvanlari uzaktan sevenlere lafim yok. Ama kendi kedisinin/kopeginin gozune baka baka et yemeye vicdanlari nasil elveriyor, gercekten bilmiyorum. Ben, eskiden oturdugum evin bahcesinde baktigim onlarca kedi ve kopek sayesinde vegan olmustum. İclerinde bir kedi vardi, ismini Breakfast at Tiffanny's'te Audrey Hepburn'un kedisinin isminden almisti... Cat. Cat, cok ozel bi kediydi benim icin. Pencereden ismini cagirinca atlayip gelir, kendini sevdirmek icin binbir ugras verir, gozumun icine ajitasyon yaparak bakar, kendini cok sevdirirdi.
Bir gun mutfagimda tavuk dürüm yerken Cat geldi penceremin onune. Tam karsilikliyiz. Tavuk, yani ceset yerken, Cat'in yuzune bakamadim. O an farkettim, bu buyuk bi adaletsizlik ve riyakarlikti. Hayvanlari seviyorsam, kediyle tavugu ayirmamaliydim. İkisi de esit olmaliydi, en azindan ikisinin de YASAM HAKLARİNA saygi gostermeliydim. Sevmiyorsan zarar bari verme diye klasik bi soz vardir hayvan haklari savunuculari arasinda. Öldürmek herhalde en son noktasi oluyor. O ailesi olan, nefes alan, hisseden, aglayan, mutlu olan canlinin yasamini (hangi hakla!) sona erdirip, kendi damak zevklerin gibi bencilce sebepler ugruna tabagina almak nasil bi vicdan mertebesi gerektirir, et yiyen hayvanseverlere birakiyorum bu muhasebeyi...
Ve iste bu yuzden, ben hayvansever falan degilim. Hayvan haklari savunucusuyum. Onlarin yasam haklarini savunuyorum. Hayvanlari patili/toynakli/tirnakli diye ayirmadan, hepsinin yasam hakkini savunuyorum. Ben derken, veganlarin buyuk cogunlugunu aldim say kümeye ;)
Tatlisu hayvanseverinden ne yazik ki turkiyede binlerce var. Hayvansever kelimesi de zaten artik lacka ve kotu bi hâl almis... Bu sebepten, universitemiz bunyesinde kurdugumuz toplulugun ismi "hayvan dostlari". Hayvansever agresif, "kedili deli" tarzinda yasli kadinlar icin kullanilir oldu...
Garip yaa... Seni anlamaya calisiyorum et yiyen hayvansever arkadasim. Ama olmuyor. Yapamiyorum. Cunku gercekten anlasilmasi guc durumdasin. Vicdanina nasil hesap verebildigini, geceleri nasil uyudugunu merak ediyorum. Mezbahada, senin tabagina konulmak icin ciglik cigliga ölmüs inekler girmez mi kabusuna ? Nasil da, damak zevkin yuzunden o hayvanin once kotu hayat sartlarinda, sut versin diye tecavuz raflariyla sûni dollendigini, sut kalitesi dusup yaşlaninca o zavallinin öldürüldügü aklina gelmez. Sokaktaki alakasiz bi insandan beklemiyorum farkindaysan. Senden bekliyorum vejetaryen olmani, sevgili hayvansever. Aksi takdirde, hayvanlar konusundaki samimiyetin hep süphe götürecek...

posted from Bloggeroid

11 Ekim 2013 Cuma

0 (-) Elma Sayisi

Sanirim beni en derinden etkileyen hikayeydi.
Dervis, eteklerine elma doldurmus nefes nefese tasiyan bi kiz gormus. Sormus, nereye gidiyorsun ? Kiz demis ki, "Karsi tarlada sevdigim var. Calisiyor. Ona elma topladim, goturuyorum". Kac tane, diye sormus dervis. Bilmem ki demis kiz. "Nasil bilmezsin" diye soran dervise, "insan, sevdigine goturdugu seyi sayar mi hic" diye cevap vermis kiz. Ve dervis, elindeki tesbihi kirmis usulca...

Bu nerden aklima geldi? Gecen gun kan bagisi yaptim. Kan grubumun 0 (-) olmasindan mutevellit, hep sucluluk duyardim kan vermedim diye. Gecen gun gittim verdim. Hic de zorlanmadim. Basim da donmedi. Gayet siradan bir olaydi. 4 ay kan veremeyecekmisim. Uzuldum acikcasi...
İnternette kan vermeyle ilgili seyler okurken, kan bagiscisi karti diye bisey oldugunu ogrendim. Kan bagislarin belli sayilara ulastiginda cesitli madalyalar aliyormussun. 35 olunca da altin madalya. O karttan cikarttirsam mi diye dusundum. Cunku artik duzenli bagisci olacagim. Kizilayda degil, ogrencisi oldugum hastanede bagislamistim kanimi. Bi kere bu sayilmayacak tabi :p
Kan grubumun getirdigi belli bi sorumluluk olduguna inaniyorum. %3 bulunan bi kan. Surekli de anons duyuyorum bu konuda. Vicdanim sizliyor.
Herneyse konuya doneyim :) Saniyelik gecti aklimdan, bagis karti cikarttirayim mi diye ama sonra bu hikaye geldi aklima. Bagisladigim kani ben sadece Yuce Sevgili'ye ulassin diye bagisliyorum. Hâl boyleyken, 10 bagis, 20 bagis, 35 bagis diye saymak, benim amacima hizmet etmeyecek. Hem, insan sevdigine goturdugu seyi sayar mi ki ?

posted from Bloggeroid

28 Eylül 2013 Cumartesi

Sokak Hayvani Sorunsali

Sokak hayvanlarinin durumu beni sasirtmaya devam ediyor. Bir suredir okula giderken bana eslik eden bir sokak kopegi var. Berrak sari tuyleri olan, urkek ve zayif bi oglan. Her karsilasmamizda ona biftek/ciger tarzi seyler aliyorum. Az once de karsilastik, sevdim, yanimda yurudu uzun sure. Baktim ac gorunuyo, dukkandan biseyler aldim. Ben onu severken birkac kisi daha onu sevmeye basladi. Normal bi sokak kopegi. Tek farki, bi insan tarafindan deger goruyo olmasi. Ve bu sayede diger insanlar da ona ilgi gosteriyor. Bu yuzden elimden geldigi kadar tum sokak kedi ve kopeklerini severim. Boyle boyle, insanlarin sokak hayvanlarina bakisi degisecek. Bu bakista nele gizli? "Ay bitldir o, kesin pirelidir, yaklasma yavrum isirir, kuduza benziyo" gibi asagilamalar... Halbuki o hayvanin derdi sadece yiyecek iki lokma bulabilmek. Bi de, o gunu tekmesiz tokatsiz atlatabilmek... İnsanlarin zarar veremeyecegi bi bolgede uyuyabilmek.
Sizin her gece gidip uyuyabileceginiz sicak yataklariniz var. Onlarsa o gece siginabilecegi bi yer bulurlarsa sanslilar...
Hayvanlardan korkan insanlari pek anlayamamaktayim. O hayvan, senden daha cok korkuyo. Eminim bi sokak hayvani, seytanin resmini cizebilse, insan suretinde cizer. Cunku onlara gore seytandan baskasi degiliz. Elimde mamalarla gittigim halde bana bile tereddutle yaklasiyor cogu sokak hayvani. Belli ki kotu tecrubeleri var iki ayakli, insan denilen yaratiga dair. Birkac kez ayni hayvanla karsilasinca alisiyor bana. Emin oluyor zarar vermeyecegime. Ne aci... Sokak hayvanlariyla bi an icin bile empati yapabilsek anlariz hallerinden. Ben sevsem, sen sevsen, ne guzel olur ki bu dunya ^.^ insanlar, onlarin "sevilebildigini" gorur en azindan. Nolur, sokak hayvanlarini sevin. Onlar bizim en savunmasiz ve korunmaya muhtac dostlarimiz...

posted from Bloggeroid

19 Eylül 2013 Perşembe

Çare Humanizm

İnsanlar, bi boyunduruk altinda yasamaya ne kadar merakli. Halbuki ozgurlugumuz; politikacilar ve devletlerden tamamen bagimsizken. Allaha kul olan, baska seye kul olmazmis ya, o hesap belki de. Devlete/bayraga, yani dogumundan itibaren kendi secmedigi tesaduflere kul olan, hatta bunun fanatigi olan cok fazla insan var. Bugun alkis tuttugun devlet/hukumet; dun farkli cografyalarda, senin gibi olmayanlari katletti. Yarin da senin gibileri yok edecek. Aslinda tek bi devlet varligindan soz edilebilir. Onun farkli ulkelerde kendi cikarlari icin calistirmak uzere basa getirdigi, daha sonra acimasizca öldürdügü devlet adam(!)lari mevcut, misal Kaddafi ve Saddam.

Kendilerini cok zeki zanneden cok fazla insan aslinda devletlere/politikacilara guvenecek kadar cok saf. Temiz ve durust bir insanin politikaci olabilme olanagi sifir. Yunanca'da poli, cok; tika da yüz demek. Politika=cok yuzluluk. Karakter sahibi insanlarin yapacagi is degildir politikacilik. Yapsa bile tutunamaz, söner gider. Devletler, uluslar ayriminin, aslinda halkin kanini emmek uzere orgutlenmis burjuvaziye hizmet icin ortaya ciktigini bi gun anlamali dunya. Flamasini gururla tasidigi partisi(!)nin de aslinda kendisine dusman oldugunu bilmeli. Kraldan cok kralci olmamali insan. Krala hizmet etmeyi biraktiginda, baskaldirdiginda, kralligin sonunun gelecegini gormeli. Sen krala hizmet ediyorsun diye o kral, tahtinda oturmaya devam ediyor. Halklar, yoneticilerine saf ve gereksiz bi sevgi beslemeyi biraksa, otoriteyi tek kurtulus olarak gormese, otoriter baski ortadan kalktigi vakit, kendi varliginin ona degersiz gosterildiginin farkina varacak. Halklar ayrimi kendiliginden yok olacak. İnsanlara, insan olduklarini, rengi/dili/dini ne olsun aslinda tek gercek paydada bulustuklarini unutturmaya calisan, onlari koyun sürüsü misali kendi yonetiminde toplayip, vergilendirip, etinden sütünden derisinden faydalanmaya calisan 'genislemis' burjuvaziyi darmadagin edecek halklar bilinci. Cunku biz ayniyiz. Cunku biz yonetilmek icin gelmedik dunyaya. Cunku biz, sadece sevmeye programliyiz. Agaci, cicegi, bocegi, yagmur damlasini sevmek uzere geldik. Lakin, bazi ust gruplar, insanlarin fitratinda varolan yonetilme, ait olma arzusunu sonuna kadar istismar edip, dunyada halklara cektirdikleri zulmun karsiligini keyif olarak almaktalar. Bir zaman imparatorluk olmus adi bu diktatorlugun. Simdi ise demokrasi. Halbuki demokrasi de, kendi diktatorumuzu secme ozgurlugunden baskasi degildir. Lakin, bir gun halklarin fendi, cokyuzlu politikaci ve devleri yenecek.

İnaniyorum cocuklar, guzel gunler gorecegiz. Gunesli gunler...

posted from Bloggeroid

14 Eylül 2013 Cumartesi

Salyangozlar

Arkadaslar, artik sonbahardayiz, yagmur mevsimi basladi. Yagmur yaginca salyangozlar topraktan, kaldirim ve yollara cikar. İnsanlar da malesef onlari gormeden eziyor. Lutfen, yolunuza salyangoz cikarsa onu bi yaprak/pecete yardimiyla kabugundan tutup hafifce kaldirarak alip topraga birakabilir misiniz ? Once yere paralel, sonra dikey. Hizla cekerseniz, kabugundan ayrilabilir. Eger bunu yapmazsaniz, mutlaka sizden sonra biri onu gormeden ezecek. Bir hayvani kurtarmak, dunyayi degistirmez ama o hayvanin dunyasini kesinlikle degistirir. :)
Sevgiler.
posted from Bloggeroid

6 Eylül 2013 Cuma

Vicdanli Olmak Ya Da Olmamak; İste Butun Mesele Bu

İnsanlar niye bu kadar vicdansiz diye harcadigim mesainin haddi hesabi yok. Neden ona dokunmayan yilan bin yasasin ki ? Niye insanlar gozlerinin gormedigi yerde o kirdigi kalpler aci cekerken, hicbir sey yokmus gibi hayatlarina devam eder ki ?

Belki Allah'in sevgili kuludur o uzdugun insan. Neden bunlari dusunmeden, dindar oldugunu iddia edersin ? Kul hakki yemekten cekinmiyorsun ama hangi yuzle namaz kilabiliyorsun ?
Kul hakki yemek, vicdansizlik etmek, sessiz seyler cunku. Sesi cikmiyor ki yedigin kul hakkinin. Uzdugun insanlar, senden uzakta devam ediyorlar senin verdigin tahribat yuzunden aci cekmeye. Kirdigin kalplerin sureti yok. Tek tek kapilari calip anlatamiyorlar senin yaptiklarini. O yuzden, gorunmezlige burunuyor senin vicdansizliklarin.
Halbuki basini ortmek ne kolay. İyi insan olmak gibi bi zorunlulugun kalmiyor sanki. Kamufle oluyor tum kotuluklerin o örtünün altinda. Savundugun o guzelim dine, dedikoducu ve su-i zanci tavrinla zarar veriyorsun. Hem de âlâsindan.
En cok da, dindar gorunumlu kisilerin vicdansizliklari, yaralayip yok etmede sınır tanimiyor. Kimsenim cenneti tapuladigi yok ama cogu, namaz kilip oruc tutmanin kendine yetecegini saniyor. Rahatlikla kalp kirip, vicdani zerre sizlamiyor. Allah'in kimi daha cok sevip sevmedigini bilmeden, kendilerini sevgili kul ilan ediveriyorlar. Kendileri gibi olmayanin, yasamaya hakki olmadigina inaniyorlar belki. Bencillikte hudutsuz ilerliyorlar.

Allah, belki senin ayyas diye asagiladigini seviyordur. Cunku o ayyas, sen mışıl mışıl uyur ve "Allah herkesin rizkini verir yea" diye kebaplari tikinmakla mesgulken, sokaktaki muhtac hayvanlari besliyordur. Fakir cocuklara yemek götürüyordur. Bilemezsin. Allah'in merhameti sonsuzdur. Senin asagilayip hor gordugunun, Allah katinda köşkü hazirdir. Bilemezsin. O yuzden, Allah'in kullarini (buna sessiz kullar olan hayvan dostlarimiz da dahil) uzmeye hakkin yok. Sen, savundugun dinin neferi oldugunu deklare ediyorsan, senin dinin sana "yeryuzunde boburlenerek yurume" diye emrediyorsa ve sen sanki tum dunya ve icindekiler sana aitmis gibi davraniyorsan, kusura bakma ama bok cuvalinin tekisin demektir.

posted from Bloggeroid

5 Eylül 2013 Perşembe

Dedikodu Karmasi

Bazi mahluklar, pek sever dedikodu yapmasini. Yasayamaz dedikodu olmadan, baskalarinin hayatlarindadir gozleri hep. Sanki agizlarinda zehir olmustur o dedikodular. Oyle pis kokar ki dedikodu mereti. Yilandir âdeta. Mutlaka gelir sokar seni. En zayif anini kollar sinsice. Zalim penceleriyle yakalayiverir ellerini.

Dedikodu, bir kez cikiyor ya sahibinin agzindan. Özgurlugune kavusup ayri bir birey oluyor o dedikodu. Vucudu yumrularla dolu. Simsiyah, cirkin bu sureti var. Her bir zerresinden zift damliyor. Her adiminda uzaklasiyor sahibinden. Ve agir adimlarla ilerliyor kurbanina dogru. Kurbani hic bi seyden habersiz, mutluyken, savunmasiz ve zayifken; dedikodu, o buyuk, heybetli ve cirkin dev, siyah kocaman ellerini kurbaninin boynuna kenetliyor. Bunu yaparken de, sadist duygularini tatmin edercesine muthis bir zevk duyuyor. Kendini ozgurlugune kavusturan insan gorunumlu canliya minnet borcunu oduyor, hayatini ona borclu cunku. Kurban, kanlar icinde yerde debelenirken; dedikodu, o heybetli ve korkunc dev, gozlerinde muthis bir zafer piriltisiyla daha sonra tekrar gelmek uzere, arkasina bile bakmadan agir adimlarla uzaklasiyor. Kurban, yaralarini yalayip, sifa bulmus, tum kotu izler yok olmaya yuz tutmusken, dev tekrar onu yere sermek uzere geri gelecektir...

Agzindan yapiskan ziftler cikan, vucudu sert yumrularla kapli devi doguran insan bicimli yaratik ise hayatina normal bi sekilde devam edecektir. Ama karma, kurbanin acilar icinde kivrandigi gunleri unutmayacaktir. Ve bir gun, masumlarinin intikamini almak uzere karma, gelecektir. Kaplumbaga kadar yavastir lakin tam vaktinde yetisir.

posted from Bloggeroid

26 Ağustos 2013 Pazartesi

İcinden Geldigi Gibi Davran-Rahat Uyu

İnsan, hissettigi sekilde davranmali, hissettigi gibi yasamali. Tabi en onemli ilkemiz "Zarar verme!". Zarar vermedigi surece her sey mubah olmali iste. Halbuki icinden geldigi gibi, hisleriyle konusan insanin dogalligina doyum olmaz ! Hissettigini yasayan surda bi avuc insan var ve pamuklara sarilip da sevilmeli onlar !

Hissettigi gibi davranan insan, yeri gelir kizar da. Hatta sover de. Ama kafasinda salak sacma kucuk hesaplari olmadigi icin saygiyi fazlasiyla hakeder. Bilirsin ki sana 'canim' diye sarildiginda aslinda icinden seni öldürme arzusuyla yanip tutusmuyordur ! Sana kizdiginda da, gercekten hatali davranmissindir ve duzeltmelisin kendini.

İnsan, hissettigini yasamali. Baskasi ne der diye dusunecek vakti olmamali. Kalbiyle dusunmeli iste. Beyniyle dusunurse, davranislarina hep bi seytanlik karisacak. İki degil, ikibin yuzu oluveriyor insanin. Turlu hesaplar pesinde kosuyor, insanlari aldatiyor. Hatta kendini bile !

Batili bir psikiyatrist sormus ya Kizilderiliye; "siz neden beyaz adamlarin aptal olduguna inanirsiniz", cevap enteresan "cunku beyaz adam, beyniyle dusunuyor". Psikiyatrist saskin, "normali bu zaten. Siz neyinizle dusunuyorsunuz?" Kizilderili, eliype kalbini gostermis. O zaman anlamis bizim batili psikiyatrist...

Rasyonel gerceklikler, karakterimize cizdigimiz yolda öncü olmamali. Zaten surda cok az vaktimiz var, aldigimiz nefesi geri verip veremeyecegimiz bile mechulken, insanlar arasinda hesapli davranislar, icten pazarliklar gercekten cok anlamsiz. Gonul rahatligiyla uyuyabiliyorlar mi diye merak ederim ben hep. Kafayi yastiga koydugumda rahat uyuyamayacaksam, ne anladim ki yasamaktan ! :)

posted from Bloggeroid

Ben Elmayi Seviyorum Diye Elma Da Beni Sevmek Zorunda Evet!

İnsan, emeginin karsiligini istiyor yahu. Emek verdigi seyin basariya ulastigini bilmek istiyor. Emek, belki en degerli sermayesi, insanin. İcinde bol miktar fedakarlik, ilgi, zaman ihtiva ediyor. Emek verdigi varligin da eger somutsa, o da kendi icin emek vereni sevsin istiyor.

Elma iste, ben elmayi severken bunu insanlara anlatiyorumdur. Elmaya guzel bir nazarla bakiyoumdur. Elma icin fedakarliklarda bulunuyorumdur. E elmanin da beni sevmesini istemeye hakkim yok mu ? Elma eger ona olan sevgi ve emegime ragmen, beni hice sayiyor, benden yuz ceviriyorsa, elmanin nankorlugune kizamam mi ? Bittabii kizarim. Kizmak en dogal hakkim.

Elma kendini hirpalasin demiyorum. Ama onun icin hirpalananlar karsisinda en azindan nezaket gosterip, vefali durmayi bilmeli.

Nietzsche, benim canim cigerim, akil hocam der ki ; "Bir insana onu önemsedigini gosterdiginiz anda artik onun icin geri kalan tum insanlar sizden daha degerlidir". Bir cumle ancak bu kadar hakli olabilir !

İnsan daha cok imkansizin pesinden gitmeyi seviyor galiba. Onu seven, onemseyen kisier zaten "cepte"ler. Onlar icin emek harcanmasina gerek kalmamis yani. Zaten elindeler, hazirlar her sekilde. Simdi siradaki "onu sevmeyen ve onemsemeyen" insanlara kendini sevdirmeye calisma ve emek harcama vakti demek ki.

Tum elmalar, onu sevmeyen Misir Sultani'na el pence divanken, onu seven Medine fakirine ise pencelerini gostermekle mesgul.

İste bu sebepten, insanlarin evlilikte 'sonsuz baglilik, sevgi sadakat' duygularini da pek mumkun goremiyorum. İnsanevladi zaten halihazirda kendine deger vereni spam olarak isaretlemekteyken, birbirine deger veren 2 insanin mutlu beraberligi de herhalde istisnayi teskil etmekte. Ama neymis ? İstisnalar kaideyi bozmazmis. Elmalar bi gun kurtlanir. Yapacak bisey yok.

posted from Bloggeroid

Hayvanseven Egolar

Hayvanseverlerdeki egonun menşeini anlayamadan ölüp gidicem galiba. Genclerde pek sık degil de, yaşlı hayvansever kadin formlarinda cok yuksek bu ego mereti. Bi tanesi, bu islerde meshur, 50li yaslarinda sanirim. Facebook profiline yazi döşemiş. Diyor ki "muhtac kediyi eve getirdim. Aradilar "X hanim o kedinin yavrulari da burda, gelin alin". Dusunebiliyor musunuz, vatandas bana emrediyor"

Simdi ben bu cumlelerde dikkatinizi 'vatandas' kelimesine cekmek istiyorum. Bu hayvansever hanimefendi, saniyorum Britanya kraliyet ailesinden olmali. "vatandas" ona emrediyor ! Bak sen su ise ! Sade vatandas, koskoca X hanima ne curetle emredebilir ! Yalniz, emir dedigi sey de, kedilerin annesini almissin hocam yavrulari kalmis, onu da al. Gayet dusunceli sozler bunlar. Gerci vatandas, kedi yavrularini X'in ayagina gumus tepsi icinde getirmeliymis. X teyzenin beklentisi bu galiba...

Yok, vallahi ben anlayamiyorum. Belki anlayisim kıt, belki ego denen malumat bende evrimsel surecini tamamlayamadi henuz.

He bu arada, "Ego" yunancada "ben" demektir. Ben ben ben ben... Hayvanseven insanin benlik olgusuna ayiracak mesaisi olmamali. Eger tek davan hayvanlarsa ve bu davada yeterince samimiysen, orda seni buyuk bi duyarlilikla arayip kedinin yavrularini bildiren adama tesekkur edip yavrular icin kosturmalisin.

Hem, "vatandas" ne zamandan beri bi asagilama-hakir gorme kelimesi oldu bilmiyorum. Karsisindakini "vatandas" dye asagilayan birinin de egosunun pek asiri tavan yaptigini, kendini Galler Prensi William'in esi sandigini dusunmekte haksiz degilim galiba ?

Hayvanseverlerin Ego'su gelisecegine, Esi'si gelisse keske. Esi, yunancada "sen" demek. Sen diye baksalar olaya, davalari sadece ezilen sömürülen hayvanlar olsa ve hayvanlari korumak uzere birlesseler...

Turkiyede 3binden fazla hayvan dernegi var. Dusunsene, topu topu 70 milyonluk ulkede 3bin hayvansever dernek. Bölünüş hat safhada. Hayvanseverler arasinda ego savaslari almis basini gitmis. Hayvanseverler, sismis egolarindan mütevellit, hayvanlarin magduriyetini gormekten acizler malesef. Bu yuzden de Turkiyede hayvansever algisi "korkunclu kadin" imajindan öteye gidemiyor. Hayir bizler deli degiliz. Korkunc da.degiliz. Normal bi sosyal hayatimiz var. Bazilarimiz evli coluklu cocuklu, bazimiz universitede okuyor. Kardeslerimiz annemiz babamiz ailelerimiz var.

Hayvansever "teyze"ler bi rahat biraksa, Turk insaninin kafasindaki "saga sola cemkiren, penceleri olup hırlayan, yasli, mutsuz, agresif" hayvansever imajini yikcaz. Ama yok, izin vermiyorlar. İlla karsima bi hayvansever teyzenin sismis, dunya uzerinde ayri birey olarak yasamak icin yeterli hacme kavusmus, kimlikli aşılı "Ego"su cikacak...

Hayvanseverlerin internet uzerindeki kavgalari zaten cirkinlik boyutunu coktan asti. Ve ben eminim, "en cok hayvansever benim ulen" kavgalarina harcadiklari zaman ve emegi hayvanlar icin harcasalar, su ulkede yuvasiz ve ac hayvan kalmayacak.

posted from Bloggeroid

22 Ağustos 2013 Perşembe

Hayat İşte, Bazen Baş Döndürür, Fena Çarpar Adamı

Kafasını göğe kaldırıp "bu içime çektiğim, hava değil gökyüzü" diyebildiğinde mutluymuş insan. Gökyüzü sahi ne renk ? Mavi olmalı. Zaman zaman kararıyor da işte o da artık hayatın cilvesi.

Hayat cilve yapar mı adama ? Yok canım, onu da nerden çıkardın ? Hayatın hep kötü sürprizleri olur insana. Hep hüzün, acı, ayrılıktan ibarettir bu meret.

Bilmem belki aslolan, hayatın tüm acılarına rağmen dik durmayı başarmak. Lakin, ille de öleceksek, ne önemi var tüm bunların ?

Gökyüzü döner.. Döner boylu boyunca. Bulutlar döner. Başını tatlı bir sarhoşluk alır insanın. Sahi su içse sarhoş olabilir her meyleden. Bulutlar da şekilden şekle girip başını döndürür insanın. Aynı çocukluğumuzun sevinçlerini yaşatır belki.

Sevinç dediğin nedir ? Mutluluk, peşisıra acı gelene kadar bir ömre sahiptir. Belki, yeryüzünde mutluluktan daha aldatıcı ve yalan bi his yoktur, kim bilebilir ?

Çocukken mi mutluyduk biz ? Galiba. Çocukken bilmezdik hayatın ne mal olduğunu. Bişeyler sezsek de önemsemezdik. Dünya yanmış, umrumuzda mı ? Bana kaç bilye biriktirdin, ondan haber ver...

20 Ağustos 2013 Salı

Hepimiz Justiniz !

Twitter kullanan herkes bilir. Çoğunlukla ya Justin Bieber ya da One Direction TT olur orda. onları TT yapan kız profilleriyle karşılaşmıştım geçenlerde. Aman allahım ! "Justin sen benim hayatımsın" diyenler mi, "Zayn sensiz yaşayamam"lar mı...

Hayranlık, aslında çocukluğumdan beri çok anlamsız gelir bana. Tamam Tesla'yı severim mesela, ya da Madam Curie, ama tutup da tek başarısı şarkı söyleyebilmek olan birine neden "hayran" olayım ki ? Bi sanatçıyı beğenirim, dinlerim, severim, konserine giderin. Ama sonuçta hiç tanımıyosundur. Hiç tanımadığın biri "hayatının anlamı" nasıl oluverir, aklım almaz. Hangi ruh halidir bu ? O kızlar bi de "directioner/belieber" gibi gruplara ayrılmışlar. Birbirleriyle de küfür kıyamet kavga ediyorlar.

Kendi adıma, Justin Bieber'ı da One Direction grubunu da başarılı bulurum. Koskoca (yaşça) Sinan Akçıl bile Justin bieber'a özeniyor yahu :D Justin dinleyebilirim de. Gerçekten başarılılar. Ama yapacağım en büyük çılgınlık, konserine gitmek olur sevdiğim şarkıcının. Belki yaşım 22 olduğundan böyledir diycem ama 12 yaşında da böyleydik, kimseye ayılıp bayılmazdık biz. Yeni nesil enteresan...

Bu aralar Lana Del Rey'e taktım mesela, sürekli dinliyorum. Beğeniyorum. Ama Lana Del Rey benim "hayatımın anlamı" değil.

Çocuğum Justin hayranı olsa, konserine götürmek için elimden geleni yaparım. Ama sağda solda "Justin benim hayatımın anlamıı" diye çığırırsa ağzını burnunu kırarım :D

Sanırım, gençlerde özgüven eksikliğiyle karakterize bu "fanlık/hayranlık" hastalığı. Daha geçenlerde "Meriç İzgi" diye biri TT olmuştu Twitterda. Kimmiş bu diye baktım. Amerikalı bi anne, Kürt bi babanın Adanada yaşayan ergen oğluymuş meğer. Hristiyan olmakla prim yapıyor, Amerikan bayrağıyla pozlar veriyor. Tek meziyeti, One direction grubundaki Zayn Malik'e benzemekmiş. Kızlar buna da ayılıp bayılıyor hay yarabbim yaa. "Meriç benle evlen"ler havada uçuşuyo. Elemanın bi tarafları tavan yapmış. Akrostişler yazan mı dersin, kollarına meriç diye dövme yaptıran mı...

Nasıl bu kadar boş ve niteliksiz zaman geçirir bi insan evladı ? Ya sen meriçle uğraşacağına eline bi kap süt alıp kedilere vermek üzere sokağa çıksana... Sen Meriç'in ya da Justin'in umrunda bile değilsin... Ama sosis verdiğin köpeğin, süt içirdiğin kedinin bir ömür aklında yer edeceksin. Birileri bu amaçsız kızlara hayatı anlatmalı...

Ergendir, düzelir deyip geçemiyorum. Çok üzülüyorum 10-15 yaş arası gençliğin haline. Hiçbi amaçları yok. Sanki Justin onu ayağında sallamış, geceleri annesi değil de Justin onun için uykusuz kalmış gibi... "Justin hayatımın anlamısın" nedir yaa...

Kendilerini o kadar değersiz görüyor ki bu nesil, şişirilmiş, kukla olmuş ünlü zerzevat, onların gözünde tüm dünyayı temsil ediyor. Başka bi hayat yok sanki. Dünyada acılar yaşanmıyor gibi. Hayattan bihaberler gençler.

Hayvan/insan doyurmak, bi canlıya faydası dokunmak gibi "hayata karışma" aktiviteleri yerine, sanal alemde kendisini hiç umursamayan kişilerin peşinde amaçsızca koşturmaktalar. Çok yazık...

Bu da, Justin konserine gidemeyen kızın serzenişleri. Tüm yazımı özetleyecektir.

Hayvan Sömürüsüyle Elde Edilen Paraya da Lanet Olsun Mümkünse

Çoğu insan için, hayvanların yaşamaya hakkı yok. Birey olmaları zaten onlar için kabul edilebilir değil de, hayvanların her hali onlara göre nefret sebebi. Hayvan nasıl olsa konuşup anlatamayacak derdini. Öyleyse vur gitsin. Aç bırak, sevme, empati yapma. Ne sevicen zaten ? Hayvan dediğin pis olur. Bi sen temizsin insancık.

Bakıyorum da. Bugüne kadar savaşları hayvanlar çıkarmadı. Katliamları onlar yapmadı. Kimseyi diri diri ateşte yakmadılar. Din uğruna kimseyi aldatıp para hibe etmediler. Ekolojik sisteme de bi zararları olmadı, hayvanların fabrikaları yok, vahşi kapitalizmin elemanı olmadılar hiç. Buna rağmen itilip kakılan, kapital sistem çarkları içinde eriyip yok olan, hor görülen ezilen hep hayvan oldu. Bu dünya güçlülerin dünyası, buna eminim...

Neden ezildiler ? Onlar haklarını savunamaz çünkü. Seni kimseye şikayet edemez. Kapalı kapılar ardında o hayvana yaptığın tüm eziyet senin yanına kar kalır, çünkü o çok masum, konuşmaz, anlatamaz... Sesi çıkmaz hiç. Çığlıklarını hep içine atar. Öyle asildir, öyle mükemmel...

Bi zaman önce okumuştum; Hayvanla insan arasındaki en büyük fark; insan yalan söyler ! Çok haklı bir söz. Kimseyi aldatmaz ki hayvan. Yalan söylemez. Bakışları bile yalan söyleyemez. Dünyanın en masum ve günahsız canlısıdır o.

Sanıyorum, hayvan doğasında "insan" kelimesi küfür bazında değerlendiriliyordur. Öyle olmalı... Onların muhteşem ve büyülü bi dünyası var, bizim çözemeye güç yetiremediğimiz. Ama eminim, onların dostu olan herkesi gözünden tanıyorlar. Bugüne kadar o "zararlı-korkunç-kocaman" köpekleri saatlerce sevdim. Bırakın ısırmayı, tırnaklarıyla bile acıtmadılar. Sadece pati verirler işte, öyle bilirler onlar dostlarını...

İnsan, sadece doğayı değil, kendini de kirletti. Hayvan kanına susamış tacirler, hayvanları kazanç kapısı olarak gördü ne yazık ki. Kaz tüyü yastık diye bişey icad oldu yahu! Düşünsenize... Elyaf yastıkta da uyurduk ki biz ? Acaba hangi aklı evvel, eşrefi mahlukat, kazlara bakıp "hımm tüyleri de yumuşakmış, yolup paraya dönüştürmeliyim" diye düşünebildi ? Anlamadım ki, o parayla napacaklar ? Hayvanı sömürerek elde edilen her kuruşa kan damlamış... Gönlünce harcayabilecek mi ki insancık ? E yazıklar olsun o vakit....

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Fıstıklara Özgürlük !

Bir muhabbet kuşumuz var; adı fıstık. 1 yaşını biraz geçkin. Çok akıllı ve tatlı bir oğlan. Kardeşim için aldık ama annemle ben bakıyoruz daha çok. Ötüşüyle evimize neşe veriyor. Lakin kafeste oluşuna çok üzülüyoruz annemle. Hatta babam bile dedi "Ne büyük bencillik, biz istiyoruz diye o zavallı kafeste.."

Uçursak, duvara çarpıyor, iç kanama geçirir de ölür diye korkuyoruz. Uçmayı tam bilmiyor ki garibim. Aldığımızda 1 aylıktı, kafesteydi. Annesinden ayırmışlar tabi, ufacıkken kanlı ticaretin eline düşmüş minik kuşum. Susayınca çığlık çığlığa beni çağırır evde. Ben yanına gelince hemen bağırmayı bırakır. Suyunu koyar giderim. Eğer canı arkadaş istiyosa, bağırır, gelirim, sesi kesilir. Biraz sevip gidince tekrar bağırmaya başlar. Öyle akıllı, öyle tatlı ki. Kaç gece annemle planlar yaptık, kardeşimden gizli uçuralum Fıstık'ı balkondan, özgürlüğüne kavuşsun diye. Ama "ya büyük kuşlar saldırırsa, Fıstık ufacık daha, kendini savunamaz, yemek bulamaz, oralarda yaşayamaz" diye gönlümüz el vermiyor, vezgeçiyoruz her seferinde.

Annemin aldığı kabuksuz yemleri bile yemiyor oğluşumuz. İlla alıştığı renkli kabuklu yemler olacak. Kaldı ki bu can dışarda nasıl karnını doyurur, nasıl diğer canlılara uyum sağlar, kendini savunur ? Doğada yaşayacağını bilsek, hemen salcaz kafesinden
. Kardeşime de "Kafesin kapısı açık kalmış, Fıstık uçup gitmiş balkondan, dicez. Ama... Ama işte...

Filler de Uçabilir !

Evet, bittabi. Filler de uçabilir ! İlkokulda öğretmenimizin boş küme için sabit bi örneği vardı: Uçan Filler. Boş kümeydi onun için, insanlık için. Ama, niye öyle olsun ki ? Belki filler de uçabilir. Hatta uçuyor da biz göremiyoruz ? Olamaz mı ? Olabilir...

İnsanın "her şeyi bilirim" yanılgısının bir özetidir aslında. "Filler uçamaz/Balıklar yürüyemez/Sincaplar bale yapamaz". Fillerin kanatları, balıkların ayakları vardı, aşındılar evrimde belki. Hem, ne hoş olurdu gökte uçan filler görmesi. O vakit, sirklere eğlence malzemesi olmaktan da kurtulurlardı belki. Uçup özgürlüğüne kavuşurdu, ha ?

Uçamayan her fil, fillerin uçamadığına bir kanıt değildir. Bu, sadece, senin bugüne kadar gördüğün fillerin sadece yürüyebildiğini gösterir. Bilmediğimiz paralel evrenlerde eminim ki filler uçabilir !

Her şeyi insan bilecek değil ya ! Güzel canlıların hüküm sürdüğü ayrı bir gezegen vardır elbet. Belki Asteroid B612'dir orası. Kimbilir ?

18 Ağustos 2013 Pazar

Otomobil Uçar Gider...

Garip geliyor yahu. Yani ev alalım gayrimenkulum olsun düşünceleri cidden garip geliyor bana. Napıcan malı mülkü ? Mezara taşıycan mı ? Yok... E keyfince harcayamadıktan sonra ne anlamı var ki paranın ?

İleriye dönük planlar yaptığımda, önce araba almak istiyorum kendime. Arabam beni gönlümce istediğim yere götürsün. Sonra cennet gibi bi yerde ufak bi yazlık...O da bi keyif aktivitesi işte. Şehirden gürültüden insandan kaçıp kaçıp geleceğim... Evler satın alıp napıcam ki ? Oturduğum bi evim olur, yeter işte. Geri kalan kazandıklarım zaten hayvanlar ve çocuklara ait. Biraz da kardeşimin geleceği için yatırım yaparım.

Harcaması, mutlu edecek, paranın. Paranı öyle güzel yerlere vereceksin ki,  tatmin olacaksın aldığın her nefesten. Paranı verdikçe huzur bulacaksın. Yoksa ne anladım para kazanmaktan ?

Parayı lidyalılar bulmuş. İyi halt etmişler. O gün bugündür dünyanın yarısı zengin, yarısı aç. Para icad olmayaydı iyiydi tabi de, e var madem, birilerini mutlu etmek için kullanmadığın her kuruşu aslında boşa kazandın dostum...