11 Aralık 2014 Perşembe

Yas Arttikca Saygi Artmali Mi?

Bugun yolda ilginc, komik, dusunduren bi seyle karsilastim:d

Arabanin teki kaldirima park etmis. Dukkanla araba arasinda az bir mesafe var. Karsidan cok yasli, artist, ufacik bi teyze geliyor. Aramizda iki metre mesafe var, bana "aa dur", dedi, zaten dukkana dogru kaykilip ona yer veriyordum o sirada, buyuk bi cussem yok, yer vermesem de rahatlikla gecer. Gectikten sonra bagira bagira "aaa suna bak, saygisiz terbiyesiz" diye laf atti bana :D o sirada dukkanin onunde buna sahit olan dukkan sahibiyle gozgoze geldik, adam da sasirmisti :D Guldum gectim, tipik Ankara/Bahcelievler yerlisi, yaslisi.

Ortada zaten yaptigim bi saygisizlik falan yok, tamamen hatunun yanlis algilamasi. Ama acaba yasli olmak ona bu hakki verir mi? Bana hakaret etti, "saygisiz/terbiyesiz" hakaret diye gecer literaturde, degil mi?

Yaslilar acaba cok mu topuzun kantarini kaciriyor diye dusunmeden edemiyorum. Yasli olmak, kendinden genc olani ezme hakkini veriyor mu? Ben de mi yasli olunca boyle olacagim acaba? İnsan hayret ediyor.

Yo gucenmis degilim elbette. Neticede cocuk klasmaninda, cocuk gibi davranmis asiri yasli biri. 30-40 yaslarinda bi kadin boyle seyler dese, dedirtmem. Bu kadina.ise sadece guldum elbette. Soz soylesem asil "terbiyesizlik" olurdu zira bulundugum avantajli konumu (genc olmak) onun uzerinde kullanmis olurdum-ki hic benlik degildir.


Acaba yasli olmak, gencleri cok saygisiz gormeyi mi gerektiriyor? Veya o yasam tecrubesi ve sayisal olarak yaslarinin yuksek olmasi, gencleri kucuk gormelerine musade mi ediyor, bize kendilerince yaptirim uygulama cabalarini hakli kiliyor mu?

Yaslilarin dominant oldugu bi apartmanda oturuyorum yillardir. Az cok asinayim yasli/ankara yerlisi/varlikli kadin ve erkeklere.

Bizim orada apartmandaki ogrencilere sonsuz hizmet vardir. Annem kisirlar borekler yapardi, apartmandaki caya cagirirdi universiteli kizlari. Bizde(karadeniz tabi) cok normaldir surekli tabak canak alisverisi olur komsular arasinda.

Ben bu apartmana ilk geldigimde bu aliskanligimi devam ettirmis, firinimda pizzalar kekler yapip dagitmistim komsularima. Sasirmislardi, aliskin degiller, cok bireysellikten ölecekler.

Nitekim, ölüyorlar da bireysellikten. Karsi komsum, hic evlenmemis iki kardes. Biri kadin biri erkek. Coluk cocuk yok tabi. Gelen giden de yok. Bi tane ürkütücü bakicilari var, Gürcü. O kadinla yasamlarini idame ettiriyorlar. Sabah aksam televizyon izliyorlar, son ses.

Diger komsularim da buna benzer. Dont get me started on our super! Yonetici apayri bi muamma zaten, o mevzuya girersem kufur falan ederim, gerek yok.


Akrabalarimdan yaslilar da cok ilginc. Sirf yasli olduklari icin saygi bekliyorlar. Halbuki biliyorsun o adam duzenbaz, yalanci, gerektiginde kendi kardesine yamuk yapabilen, cirkin bi insan. Ama sen genc oldugun icin saygi gostermen gerektigin konusunda ahkam kesebiliyorlar. Valla acikcasi bu bahsettigim insani yolda gorunce tanimiyorum. 70 yasinda olmasi, onu iyi ve saygideger biri yapmaz. Ben ona fiziksel ustunlugumu kullanmadigim surece yine "saygisiz" olmus olmayacagim.

İnsanlar saygiyi haketmeli. Saygi yas ile hakedilmez, uzgunum.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Riyakarlıktır Dürüst Olanı Taşlamak

Herkesin bildigi ama kimsenin soylemeye cesareti olmayan seyleri soyleyenlere bayilirim. Hele ki disiyse bu kisi. Ayse Arman'i o yuzden severim mesela. Baskadir, farklidir, marjinalin dibidir. Tanismak henuz nasip olmadi ama tanisacagimizi biliyorum bir gun. Daha once 3 kadin ana akim medya gazetecisiyle tanismistim. Gercekten zevkli ve eglenceliler. Ayse Arman'i hayal dahi edemiyorum.
Bir de Ebru Salli. Yok, onunla tanisma istegim yok. Basta soyledigim, herkesin bilip kimsenin soyleyemedigini soyleyen biri o da. O yuzden ona da saygim var. 'Sisman kadin guzel degildir' demis ve tum elestiri oklariyla dalagindan vurulmustu garibim. Halbuki herkesin bildigi bir seydi bu. Farkli olan, bunu dillendirmeye cesaret etmesiydi.

Kadinlar zayiflamak icin emek ve para dokuyor ortaya. Zayiflar bile daha zayif olmayacalisiyor. Tum kiyafetler, zayif ve fit vucutlara gore yapiliyor ve zaten sadece onlara yakisiyor. Zayif kadinlar hep bi pozitif ayrimcilik denizinde yuzuyor. Erkekler, sevgilileri/eslerinin zayiflamasini istiyor. Dunyada ikon olmus hangi kadin varsa, zayif. Evet Audrey Hepburn'un 49 kilo olmasindan, Kate Moss'un bi gun elmacik kemiklerinin uzerine dusecek olmasindan bahsediyorum. Bu iki kadina da bayilirim ayrica.
Dizilerde bile tek bi sisman kadin yok. Tv programlarinda Cagla Sikeller Burcu Esmersoylar mevcut. Medya, guzellik algisi olarak sifir bedeni koydu ortaya. Kacis yok.

Bence soylemek gerekir herkesin bildigini. Ve bunu soyleyeni taslamak cok buyuk bi iki yuzluluk. Aslinda sen de aynini dusunuyorsun lakin bunu bi cesaret bulup soylemis jeanne darc'i ayipliyorsun.

Ayse Arman ise herkesin malumu. Onu detayli yazmayacagim. O Ebru Salli gibi tek bir noktada hedef olmadi. Belki onlarca sey var, kimsenin soyleyemedigini soyledigi. Takdir ve sevgilerimi sunuyorum.

17 Ekim 2014 Cuma

Çökmüş Hümanizm

Herkes birbirini otekilestiriyor, bir sekilde. Sorsan ama hepimiz humanistiz. Ben inanmiyorum humanistlige. İnanmiyorum insanlarin birbirini otekilestirmedigine. İnanmiyorum oyle pespembe bir dunyaya.
En humanist buldugum kisiler bile birilerini istemeden otekilestiriyor.
Etrafimda surekli bir tartisma ve huzursuzluk agi var. Kurtaj, basortusu, kezban, kamil... Yuzlerce sacma sapan tartisma konusu. Herkes birbirinin isine karismaya calisiyor, ucundan kiyisindan dahil olmaya calisiyor uzerine vazife olmayan seylere.
Gercekten mide bulandirici. isid'den sonra biraktim gundemi takip etmeyi. Gundem, kanser edici. Artik biraz da huzurlu vakit gecirmeyi haketmiyor muyuz, yoksa uzerimizde bi lanet mi var?

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Şablon Canlı

Sablon yasamaya karsiyim ben hayati. İnsanlarin belirledigi sekilde, onlar öngördügü, izin verdigi gibi yasamaya....

Acik giyinen bir kadinin dindar olabilecegini savunurum. İcki icen bir adamin namaz kilabilecegini. Sunu yapan bunu yapamaz diye kurallar mi var? Kim koymus? Hangi hakla?

Biz dogmadan once, toplumun belirledigi aptal kurallarla yasiyoruz. Kisinin ozgur iradesi vardir ve bunu kullanmak hakkidir. Basortulu bir kadina yuklenenler, arti namaz arti oruc arti erkeklerle konusmamak vesaire... İcki sigara zaten olamaz. Hayir efendim. Oruc tutmayan bir basortulu gordugumde ben sasirmam. Cunku onu, toplumun ona yukledigi ekstralarla degil de sadece basortulu olarak gorurum. İcki de icebilir. Nitekim, oyle bi tanidigim var. Klasik esarp örtmez ama modern ve guzel sekilde kapali. Bir gun amcalari icerken, o da bakmis tadina sarabin. "Hic begenmedim Eli" diyodu bana. Sasirmiyorum. Gayet dogal ve normal. İnsanlar, anonim sablonlara uymak zorunda degil. Hem namaz kilmayi, hem karma havuzlarda bikinili olmayi tercih edebilir. Hem dövmelidir, hem haram diye icki icmeyebilir. Kime ne? Sana sorulmadan birilerinin belirledigi kurallar var dostum. Sana yuklenenler. Bu yuku yuklenmek zorunda degilsin. Hayat senin hayatin, kimseye zarar vermeden istedigin gibi yasamak senin hakkin.

22 Temmuz 2014 Salı

Şah-Inn Paradise Hotel, Gittik Gördük Memnun Kaldik

Sah inn Paradise: İzlenimler ve Deneyimler

İslami otel, muhafazakar tatil falan demisler internet sitelerinde ama, kadin erkek ayri havuz olmasi ve arada bi kapali kadinlar gormemiz disinda hic katilmiyorum:) tatilimizin ikinci haftasi Ramazana denk geldi ve iftarin geldigi vakti hic anlayamadik. Oruc tutanlar sadece benim ailem ve beraber geldigimiz aileydi, bu da derdim degil. Kimsenin oruc tutup tutmamasi bizi baglamaz. İnsan tabi cok dindar oldugu icin karisini erkeklerden sakinarak kadinlar havuzuna gonderip, iftara 1 saat kala yanimizda geniiis genis dondurma yiyen izbandut misali adamlari garipsiyor :) Turkiye muhafazakarligi dalinda arastirma tezi yazilabilir bu otelde Ramazan ayinda. Yazmak isteyenlere tavsiye ederim. Ramazanda gidin, yerinde inceleyin:) Muhafazakar otel denen yere Ramazanin hic ugramadigini yerinde test edin. Aksam vakitlerinde iftarin geldigini bile anlayamadik be hafiz, temsili olarak ezan okutaydiniz iyiydi :)

İkinci kez Antalya Kumluca'da bulunan Sah-inn Paradise Otel'e inis yaptik maaile. Gecen sefer cok memnun kalmistik. Bu yaz da kendini yenileyip gelistirdigi, adeta hizmetini iki katina cikardigi enfes bir otel ve odamiza kavustuk.
Odamiz tomurcuklanarak cogalmis gibi, tek odadan ayri bi kapiyla ranza ve tekli yataga, gardroba uzaniyordu. Kardesimle odamiz orasi olmustu. Tabi hatun ranzada tek basina yatamadigi icin o sicakta tekli yatakta dibimde yer buldu :D
Kumluca'nin havasi enfestir. Asla bunaltmaz. İzmir ve Konya'da, geceleri sicaktan ve bunalmaktan aglayacak duruma geldigimi bilirim, ustelik camlar acikken. Ama Kumluca'da biz klima calistirmaya gerek duymadik. İlk gece hafiften üsüdük bile. Yani yazlik almak icin, rahat tatil gecirmek icin önerim Kumluca-Finike dolaylari olacaktir :)

Gelelim otele. Cok guzel dusunulmus, cogunlukla ikiser katli malikaneniz. Upuzun otel dikip, asansor siralarinda bunaltmiyorlar sizi. Alan cok genis. Her tarafta palmiye agaclari, cimenlikler, enfes cicekler. Her gece bu kocaman bahcenin bakiminin yapildigina bizzat sahit olmak da Sah-inn Paradise'a yildizlarimi topladi.

Kadin-erkek ayri havuzlar var. Ve deniz tabi, kumsal var yine kadin-erkek ayri dusunulmus. Alternatif tatil icin zaten mevcudiyet sebebi. Tamamen degil, genellikle muhafazakar ailelerin mekani. Havuzlar yeterince buyuk, hem erkek hem kadin tarafinda kapali havuzlar da mevcut (muhtemelen benim gibi bronzlasmaktan öcüden kacar gibi kacanlar icin planlanmis), anne cocuk-baba cocuk havuzlari, aqua parki var.

Benim icin su, icmek icin de yuzmek icin de essiz bi madde. Lisansli yuzucu olmanin getirdigi tutku elbet yer etmistir, asigim yuzmeye. O yuzden bu iki haftada bol bol yuzdum ve elbette bol bol bronzlastim :/ Kapali havuzun suyu cok soguktu, mecbur acik havuza attim kendimi. Bunlari elestirilere yazicam zaten öhm :p

Olumlu elestirilerimi siralayayim once:
1)benim en en en memnun kaldigim, her firsatta gevezeligini yapmaktan kendimi alikoyamagim Sah-inn klasigi, personel kalitesi. İnanilmaz guler yuzluler. Hizmet on numara bes yildiz. Sizinle asla laubali olmadan, cook memnun ayrilmanizi sagliyorlar Karsilastigim birkac seyi yazayim. Once, hicbiri, siradan restoranlardaki gibi, sizle goz temasi kurmaktan kaciniyor degiller. Hepsiyle kurabiliyorsunuz, cunku ilgililer. Oyle ki, agzinizdaki cumle bitmeden size istediginizi sunma konusunda muthis gayretliler. Guler yuz cabasi.
Kahvalti icin ailemle restorana dogru yururken, karsidan gelen kadin personel bize 'gunaydin' diye selam verdi! Dusunebiliyor musunuz, nerde olur bu? Restorana girdiginizde izzeti ikramlar girla. Cesit cesit peynirler, gevrekler. neyse bu konuyu diger maddede islicem:)
Personel konusu bitmedi. Benim icin bitmez. Hayranim Sah-inn'deki personelin her birine. Havuz kafe'deki garsonlar 10dkda bir 'bi isteginiz var mi' diye yaniniza geliyor. Kardesimle satranc istedik kadin gorevliden, o iceri gitti almak icin. Ben ayakta.beklerken yanima diger bi garson cocuk gelip 'ne istemistiniz hemen yardimci olayim' dedi. Diger arkadasin satranci getirmek icin gittigini soyledim. Bu sefer, 'masaniza ben getireyim efendim' dedi. Tesekkur edip izin vermedim elbette. Fazla kibarlar. Ben herhangi bi yerde gorevli birinin bana 'efendim' ya da 'siz' demesinden cok rahatsiz olurum, olmayan icin âlâ bir personel hizmeti bu. Nasil bi egitimden gectiklerini merak etmekteyim.
Havuz basindaki kizlar da inanilmaz tatli. Masamdakileri almaya calisiyorlar, onlarin elindeki tepsiye koyuyorum, 'ben alirim lutfen' diyorlar. Bi kiz vardi, inanilmaz seker, sempatik. Kahve almaya gittigimde, 'naber' diyordum. Kocaman gulumseyerek, 'tesekkur ederim, siz?' diyordu. Asla fazla muhabbete girmiyor hicbiri. Sizinle muhatap olmuyorlar. Cok isterdim birkac tanesini arkadasim olarak kazanmayi ama i-ihh. Muhtemelen yasak. Sefleri surekli kol geziyor etrafta.

Ramazanda gece de havuz acikti. Sudan ciktim, dondumm nasil soguk. 24 derece. Hemen havlu aldim sirtima. Cay aldim,altinda tabagi. İceri, lobiye girdim, gazetemi alip tam kapidan cikiyordum ki, havlu sirtimdan dusmeye basladi, havluyu yakalayayim derken sonuc, tabiki elimdeki cayin yerde tuzla buz olmasiydi. Cay dokulurken, sag bacagimin da bi bolumunu yakti. Lobideki guvenlik gorevlisi hanim hemen kostu, bacagima sular dokuyor, 'ben yaparim' diyorum, dinlemiyor. Ben hicbi yerde boyle bi seyle karsilasacagimi sanmiyorum. O kizcagiz sayesinde ciddi olabilecek bi yaniktan hic hasar almadan siyrildim.
Yere dusen cay fincani ve tabagi ise yerde 15 saniyeden fazla durmadi. Temizlik de inanilmaz hizli. Onlar kirilinca temizlik gorevlisi aninda orda belirdi ve fircasiyla kuregine supurdu onlari. Saka gibi, ruya gibi bi yer, anlayacaginiz.

Can kurtaran, surekli geziyor havuz etrafini. 7 yasindan kucuklerin buyuk havuza girmeleri yasak. Kardesim 8e girdi ama minyon tipli oldugu icin biz buyuk havuzda beraber yuzerken cankurtaran orda kaldigimiz gunler boyunca defalarca gelip, kardesimin yasini sordu. Bone takmamis olanlar zaten her seferinde düdügü yiyorlar. Cankurtaran, Zehra, cok seker bi kiz. Bir kez, havuza girdi, birlikte yuzduk. Ama dedigim gibi, konuklar sormadikca, konusmadikca konusmuyorlar. Siz bi sey sordugunuzda sadece onun cevabini verip gulumsuyorlar. Profesyonel egitim almislar belli. Hepsi ayni nahiflikte.

Yuzdukten sonra saunaya girip 15 dk kaldim. 2 gorevli ve onlarin sefi, ayri zamanlarda geldiler kontrole. Saunada biri var mi, ne durumda diye. Surekli teftis, muthis disiplin. Allah korusun ama, bi kaza olmasi riskini minimuma indirmekte cok basarili ve tedbirliler.

Saunanin karsisinda Turk Hamami var. Bir kez olsun daginik gormedim orayi. Gorevliler surekli, taslari belli bi nizama koyuyorlar.

2) Yemekte cok cesidin, ozellikle iki cesit corbanin olmasi benim icin sahaneydi. Sakatat yemeyen, hic yememis ve hayati boyunca agzina surmeyecegine yemin etmis ben gibiler, dil corbasi, yok efendim iskembe corbasi gibi enteresan(!) seylerin hemen yaninda bulunan mercimek corbasiyla midelerini mutlu ettiler.

3)Dogayla ic icesiniz. Havuzun ordaki cimenliklerde bi tavuk ve 9 civcivi var. Sabah sizi horoz oterek uyandiriyor. Tavsanlar, kediler var. Ve hayvanlar kendi dogalarinda. İnsanlara cok alismislar. Ne hasir nesir oluyorlar ne rahatsiz ediyorlar. Havuz basinda yedigimiz makarnalari pilavlari, biz yanimizdakiyle konusurken serceler yiyor :D hic cekinmeden. Hayvanlarda muthis bi kaniksama var. Kisaca, doganin bu kadar icinde olmak, tavuklar kazlar horozlar ve tavsanlariyla, ciftligi andiriyor ve insana 'ulan sehirden uzaklastim ve burda kafa dinliyorum' hissiyati uyandiriyor.

İyi ozelliklerini uzuuun uzun yazdim. Simdi, kotu olmayan, rahatsiz etmeyen ama degisse mutlu olacagim seyleri yazicam Sah-innle ilgili

1)Yemekler ve tatlilar milyon cesitti. Malesef yemekler, ozellikle et yemekleri pek lezzetli degildi. corbadan direkt tatliya gectim genelde. Tabi sef icin de zor oluyordur o kadar seyi hazirlamak, anlarim

2)Kapali havuzun suyu asiri soguk. Havuz sefine soyledik, isitilamaz mi diye. Bi sorayim dedi ama cozum bulamadik

3)Ozellikle kadinlar havuzunda aqua parkin merdivenleri cok korunaksiz geldi bana. Erkeklerinki normal merdivenken kadinlarinkinde traverten havasi mi yakalamaya calismislar pek anlayamadim.

4)Havuzda verilen, temiz ve nizami gorulen havlularin neden garip koktugunu anlayamadik annemle. Temiz havlu oyle kokmaz. Belki de kurutucuya girince aliyordur o ilginc kokuyu

5)Aquaparkta kaydiraktan sonra sizi karsilayan havuz hic derin degil, bu yuzden de tehlikeli bulduk. Bi gucle firlatiliyorsunuz havuza, bi taraflarimizi yaralamayi istemeyiz :)


Elestirecek cok bi noktasini bulamadim. 10uzerinden 9.5 alir. Personel kalitesi, hizmeti, odalari ve rahatligiyla, alternatif tatil arayanlarin kafa dinlemek isteyenlerin gitmesini önerdigim guzel bir tatil yeri.

15 Temmuz 2014 Salı

Karacahil Kadin Profili

Cahillik suc degil ama cahil kalmak buyuk suc. Nedir cahil? Okumamis mi? Kitap mi okumayan? Seyahat mi etmemis? Yoksa kendini gelistirmemis mi? D şıkkı...Gecen gun bi eve davetliydik. Ayni apartmanda baska bi evde gecen yil bulunmustum. Ev isil isildi, mis gibiydi. Ama bu geldigim yer, ozentisiz, pis ve korkunctu.Once, karacahil kadin profilini cizmem lazim. Yani ordaki ev sahibesi. Koyden cikmis. Olabilir. Okumamis. Olabilir. Ama felaket cahil kalmis. Cahil kalmayi secmis ve bununla cokk mutlu. Yani neredeyse cikarip sevecek o cehaletini.Bir kere cok konusuyor. Bagira bagira. Yuksek volum. Tabi ki bos konusuyor. Lafi sozu kimseye vermiyor. Biz misafir olmamiza ragmen azcik yer bulup da konusabildik.Cok kilolu. Obezi de gecmis bambaska bisey olmus. 3 cocugu var, sonuncusu 5 yasinda. Yani dogum sonrasi kilo vermesi icin önüne 5 yil gelip gecmis ama hic tinlamamis. İsin garip yani, zayiflara bok atiyor. Yok zayif kadinlar ramazanda halsiz kaliyomus o ise rahat oruc tutuyomus. Kilolarindan kolunu kaldiramiyor ama kilolariyla cok mutlu.Tıp okudugumu ogrenince sordu, ne dusunuyorsun. Saydim birkac bisey. "Kadin dogumcu ol" dedi. "Allah korusun, asla" diye cevap verdim. Of bu kara cahil teyze basladi dînî hukumler vermeye. Yok erkekler niye kadin dogumcu oluyomus, kadinlari sadece kadinlar muayene etmeliymis. Saglikta utanma olmaz diye bisey olmazmis. Nasil fetva veriyor ama bi gorsen. Sanirsin diyanetin baskani. İlkokul mezunu oldugundan bile supheliyim halbuki. Ha bi de kadin en cok evine yakisiyomus. O zaman demezler mi adama, "tek meslegin olan ev isini iyi yapaydin bari. hayatimin en kotu corbasini, en kotu yemeklerini tattim sayende. Ev inanilmaz pisti. Catkapi da gelmedik ki, davet ettin de tesrif ettik. Bi terlik bile vermedin ayagimiza. Corabim (gri renkliydi) evindeki kirlerden koca bi tabaka olmustu. En sevdigim corabimdi, valla korktum corabimin senin evinde ruhunu teslim edeceginden. Annemin de halida ayagi yas olmus.Bunlar icin biraz gorgu lazim. Ozenli is yapmak lazim. Dun her sey fiyaskoydu. Her sey ama... Yemekler cok kotuydu, bi dolma yapmis, dibi tutmus. Tarhana corbasi alkol kokuyordu, hayatimin en korkunc corbasiydi-ki annem muthis yapar ve cok severim. Pilavin dibi tutmustu. Ama durun, hadi bunlara 'yaw beceremiyodur kadincagiz' dersiniz. Yaa pideyi bile eliyle sacma sapan parcalara bölüp koymus. Biz misafir geldiginde pideleri ekmekleri duzenli parcalara boleriz bicakla, duzensiz olani zaten misafir onune koymayiz.Ya sofra duzeni? Catali da kasigi da sola koymus. Oylesine iste. Kara duzen bu. "Oluversin"cilik. Ben oluversin evinde buyumedigim icin inanilmaz yadirgadim ve rahatsiz oldum tum bu anti-ozenden.Bunlari bilmek icin universite bitirmeye gerek yok. Sosyal bi toplumda yasiyorsun. Gore gore ogrenirsin. Bu kadin koyden cikmis. Ama evleneli ve sehirleri dolasali 10 yildan cok olmus. Hic mi insanlardan bi sey gorup ogrenmedin? Koskoca sefler bile "Alacatidaki komsumdan ogrendim bu pilavi" diyor. Kisi, cevresinden bir sey ogrenmek icin sosyal hayata karisir bi nebze.Yaptigi isi iyi yapmayan insanlar isi lafa soze bozarlar. O kadar cok konusuyor ki, ve bagira bagira. Kirli dusuncelerini aktariyor surekli. Kulagimi tikamak istedim bu cehalete.Dediklerine gerekli cevaplari verdim, uslubumu bozmadan. Dedigim seyleri anlayacak zekasi oldugundan bile emin degilim. Ya diyor, hemoroid falan. Genel cerrahlar niye erkek? Diyecektim "genel cerrah olmus adam senin capi 2 metre popona bakmaz merak etme". Ama iste insan saygi hududunu asamiyor misafirlikte. Sirf ev sahibi diye. Yoksa bu bilincli sekilde kendini zircahil birakmis kadina asla saygi duymuyorum. Bi de o kadar kara cehalet ki bu, kendini hep hakli buldugu icin, cevap vermek anlamsiz. Ama hekim kimligimle dayanamadim, anlamayacagindan emin de olsam, gerekli ve yeterli cevaplari verdim. Genel cerrahlar kadin olsun diyorsunuz da erkeklere nasil bakacak peki o kadinlar diye sordum onun mantigiyla. "Eöö hastaneler ayri olmali, kadinlar sadece kadin doktora muayene olmali. Erkekler de erkeklere". Ne diyebilirsiniz ki bu kadar kirli bi zihne? "Ben hastalarimi kadin erkek ayirirsam hem yasalara hem hipokrata ters duserim. Dil din irk cinsiyet ayrimi yapamayiz biz" dedim. Cevap gulmekten yerlere yatiriciydi, "Hipograta bakmam ben, imansiz bi adam o". Hayir hipokrat ismini ilk kez benden duyduguna eminim. Bakti ecnebi ismi, koyuverdi 'imansiz' sifatini. Kendilerini pek bi imanli goren yobaz tayfasi...Sanirim bu karacahil teyze, erkek jinekologlari sapik olarak goruyor. "Erkekler niye kadin dogumcu oluyor ki" diye soruyor o olmayan akliyla. Bizim hastanemizin jinekolog erkek hocalari Turkiye capinda iyiler... Anlattim ama anlamadi. Cunku cehaletiyle cok mutlu bi simbiyotik yasami vardi.Annem de lafa girdi bu noktada, kardesime hamileliginde once kadin bi doktora gidip tatmin olmadigini, kadinin bilgisinin de ilgisinin de yeterli olmadigini, sonra harika bi erkek doktora gidip abonesi oldugunu, adamcagizin hem isinde hem hasta iliskilerinde cok iyi oldugunu soyledi. Karacahil teyze elbette cok hakliydi kendine gore. Kadin genc ve cahil. Yani cehaletin en kabul edilemez yasinda. Ben köyümüze de gittim daha once bir kez. Ordaki kadinlarla da konustum, hic boylesine kirli ve zehirli beyinle karsilasmadim. En azindan, karnimi doyurdum! Koydeki kadinlar enfes yemek yapar ve cok tatlilar. Bana bi de Hz.Ayse ve Hz.Muhammedden ornek veriyor karacahil teyze. Ayse, kör bile olsa bi erkegin karsisina cikmazmis falan. Konu kiloya geldiginde bu devasa kadina, "Benim karsima gobekli gelmeyiniz" kutsi hadisini hatirlattim. Bocaladi, kotu oldu. "Ama insanin dis gorunusune bakmaz Allah, takva ile ustunluk" dedi. Cevaben "Dis gorunusumuzu biz secmiyoruz ama gobekli-kilolu olmak tamamen nefse hakim olmamaktan kaynakli" deyince cevabveremedi. Cahil olmak insanin elinde olmayabilir. Ama cahil kalmak son derece bilincli bir secimdir. Cahil kalan insanlar, kadinlar evinde cocuguyla ev isiyle olsun diyen kadinlar.Bari eviniz temiz olsun, yemekleriniz guzel olsun da karnimizi doyurabilelim! İnsan, yaptigi tek bir is varsa onu iyi yapmali. Nice kadinlar biliyorum ki (annem dahil), hem universite bitirmis, hem sahane bi ev hanimi, enfes yemekler yapan, evi tertemiz ve ayni anda disarda calisan. Siz "comfort zone" dan disari cikmamis, yiyip icip yatmissiniz belli. Maden oyle, neyinize guvenip misafir agirlamaya kalkisiyorsunuz?Cehaletin, azalan degil, artan bisry oldugunu gordum. Eminim bu teyze, 80inde daha bi karacahil olacak. Ne diyeyim, Allah kocasina sabir versin. Hem hic durmayan cenesini, hem berbat yemeklerini her gun cekmek olacak is degil!

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Kitap Analizi: Dublorun Dilemmasi (agir spoiler icerir)

Tatilde okuyacagim kitaplar arasinda Murat Mentes'in Dublorun Dilemmasi adli romani da vardi. Kurgu kitap sevmem, ille bi yasanmislik olacak. Ancak edebî dille yazilmis, sozcuklerle zekice oynanmis kitaplara dayanamam. Yazarin Ruhi Mucerret adli son kitabini begendigimden ötürü, kronolojik siralamada geriye giderek, onceki kitabi olan Dublorun Dilemmasi'ni da Antalya'da baslayip Tokat'ta bitirdim. Ruhi Mucerret hakkinda cogunlukla olumlu goruslerim vardi. Kullandigi dil daha alengirli ve eglenceliydi. Yorucu da olsa, okunuyordu. Dublorun dilemmasi ise bana buyuk hayal kirikligi oldu.

Murat Mentes'in romanlarinda cumlelerin cogu alkis bekliyor. Genel kultur yarismasindaymiscasina ardi ardina alakasiz bilgiler siraliyor. İlk okudugum romani, son yazdigiydi. Onu begenmistim daha incelikli cumleler barindiriyordu icinde. Ama bu Dublorun Dilemma'si baydi. Gercekten baydi. Sabirla okudum, buyuk bi yanlisini gormedigim surece okudugum kitabi kolay kolay birakmam. Simdi kitabi okumayanlar icin spoiler uyarisi vererek kritize etmeye baslayalim:

1) Anlamsiz cumleler cogunluktaydi. Olay orgusu kurarken, 'bakin ben ne zekice cumleler kurucam, gorsen bayililirsin' tarzinda agir ve agdali kurulmaya calisilmis bazi cumlelerin anlami gercekten yoktu.

2)Yabanci film ve aktor ismi, bu filmlerin cekilis tarihi gibi abuk subuk bilgiler vermesi, "genel kulturume bakin hey yavrum bee" olaylari bizi romanin konusundan ziyadesiyle uzaklastirdi.

3)Bence Murat Mentes cok heyecanli bi yazar. Cok kitap okumus cok film izlemis belli. Ama bunu kitaplarinda cumle icine alakasizca yerlestirmesi ifrit ediciydi. Roman konusuna uygun oldugunu dusunmuyorum o kisinin bilmemkac tarihinde cekilen bilmemne filminin bilmemhangi aktorune benzediginin. Bu kisimlar ic baydi.


4)Kurgu derin mantiksizliklar iceriyordu. Tamam gercek, ete yapisan bir maske ile dolasiyor kahramanlarimiz ama Ferruh Ferman'in yerine gecen Nuh Tufan, bedensel olarak da mi ona benziyordu? Veya Turgut Ozatay olan İbrahim Kurban? Kitapta oyle bi hava verilmis ki, birinin yerine gecmen icin maske takman yeterli. Fizigin onemi yok. Ayni kiloda, ayni yapidasindir ne de olsa Kurgu okumaktan cok hoslanmam ama kurgu varsa da kendi icinde bi mantigi olacak.

5)Hikayedeki basrolden en onemsiz adama varincaya kadar herkesin genel kulturu tavan anacim. Bir gangsterden kopekler hakkinda detayli bilgi alirken, mafya babasindan da fareler hakkinda vikipedi hapi bilgisi aldim. Feci halde gereksiz. Kahramanlarimiz masallah tum dunya edebiyati ve sinemasindan haberdarlar ve diyaloglarinda bunu sıkca gosteriyorlar.

Hic mi iyi bir sey yoktu bu romanda derseniz, vardi tabi. Az da olsa. Aksi takdirde 30.sayfada birakirdim, malesef katlederim kitaplari oyle ara sira.

1)Grameri ve cumleleri duzgundu. Anlatim bozuklugu veya yazim hatasi yoktu-ki dikkat ederim. Yazma iddiasi bulunan bir insanin Turkce'sinin duzgun olmasini beklemek absurd sayilmamali.

2)Kotuye yakin olsa da, olaylar baglanmayacak gibiyken yine de bir sonuca baglandi.

3)Kullandigi cok eski bazi kelimelerin anlamini vermisti. Benim icin faydaliydi. Ozellikle eski kelime kullanmasini sevdim.

Bence, bu kitabi okuyup da cok basarili cok baska bulmus insan, hayatinda az kitaba dokunmus insandir. Begeni gucu o yuzden yeteri kadar gelismemis. Mentes, zayif edebiyat ve zayif kurgusuyla bu sıkı okurdan 10 uzerinden 2 aldi

9 Haziran 2014 Pazartesi

Hangi Gelin, Yüzlerce Beddua ve Küfür Esliginde Evlenmek İster?

Evet. Soruyorum. Hangi gelin ve damat, o ozel gunde, tanimadiklari yuzlerce, belki binlerce insanin ahini alarak dunya evine girmek ister?

Ya da hangi aile, cocuklarinin muruvvetlerini gordukleri gunun ayni zamanda o cocuklarin hayatlari boyunca yiyecekleri kufurlerin toplamini yedikleri gun olmasini ister?

Sokak dugunlerinden bahsediyorum... Boyle seyler kucuk sehirlerde olur zannederdim-benim memleketimde oldugu gibi. Lakin dun, Ankaranin en nezih semtlerinden birinde, misafirlige gittigimiz yerde araliksiz calan davul ve zurna sesleri, kafami koparip da gelinin ustune atma istegi olusturdu bende. Yemekten sonra ders calisacaktim, malum final var. Ev sahiplerinin dedigine gore sabah 9 da baslayan bu samata, bizim geldigimiz saat olan 5te de suruyordu. 9da ayrildik, halen devam ediyordu. Yine de calismaya calistim. Ders mi calistim, yoksa kufur alistirmalari mi yaptim belli degil. Ettigim kufrun haddi hesabi yok. Ve eminim tum mahalle, yaklasik 2-3bin kisi de o umarsizca eglenen kalabaliga demediklerini birakmadi. Ben hala sasiriyorum, memlekette o kadar cinnet getiren var, nasil bi tanesi de su kafa patlatan gorgusuz sokak dugunlerini tabanca ile basmiyor? O esige neredeyse ben gelmistim...
Hadi benimkisi sinav. O kadar onemli degil(?). Evde hastasi olan var. Hasta olan var. Yaslilar. Bebegi olanlar. Hatta belki o sirada evde annesi babasi son nefesini verenler... Herkes bu gurultuyu cekmek zorunda mi?

Karsiliginda para verseler cekilmez. Oyle mendebur bi gurultu. Buyuk bir terbiyesizlik ornegi. Acikca 'Mahallede yasayan herkesin cani ciksin, hicbirinizi iplemiyoruz, gurultuden geberin sefiller' deme sekli. Belediyeye de anlam veremiyorum. Hangi akilla hangi zihniyetle izin veriyorlar bu terbiyesizlige? Yil 2014 ya... O geyigi sevmiyorum ama, millet uzaya cikiyor atliyor tepiniyor printerla pankreas basiyor. Bizimkiler sokakta davul zurna. Ayiptir. Orda o kadar kisinin beynine saatlerce, hic durmadan tecavuz etmeye kimsenin hakki yok. Ben hakkimi helal etmiyorum dugun sahibine. Sayesinde muthis bir bas agrisi edindim, hala gecmeyen.

Salon tutmak bu kadar mi zor?

8 Haziran 2014 Pazar

Kadin

Guclu olmak, kadin icin vasif degil mecburiyettir. Ters esen ruzgarlarda hem kadin arkadaslarinin kaprisleri, hem erkeklerin bunyelerinde olusturdugu stresle bas etmesi kolay degildir kadinin.
Guclu olmak, kadinlarin zorunlu hareketidir. Egitimi, is hayati, ailesi kisaca her yerde var olma cabasini surdurecek, basariya ulasabilmek icin tirnaklariyla kaziyacak, en ufak hatasinda acimasizca yargilanacak, kibirli-ustun erkek cemiyeti ve kiskanc hemcinsleri tarafindan yerden yere vurulacaktir.
Kadinin isi zordur vesselam. Cikis kapisini anne olmakta bulur kimisi, bu sefer evladi saygisizlik eder, saymaz annesini, hele bir de egitimsizce kadin, kucumser ezer evladi annesini.

Kadin toplumda az gelismis tür olarak itibar gorur. Erkeklerin yaptigi hatalar kabul gorurken kadininki affedilemezdir.
Kadin trafikte "kadin sürücü iste!"dir.
Kadinin, dogum yapma gibi cok ustun bir vasfi olmasina ragmen, fikri sorulmaz, ciddiye alinmaz. Zekiyse 'kurnaz'dir, zeki degilse 'kadin yaa iste her kadin kadar kafasi basmaz'dir. Kadin, herkes icin tehlike unsurudur. Erkeklerden gun icinde gordugu yiginla siddet yetmezmis gibi, bir de hemcinsinden gorur ki bu en fenasidir. Kendisi de bir kadin olan kayinvalide, gorumce vesaire erkek sulalesi, kadini cekistirir de cekistirir. Yaranamaz kadin, kimselere. Solmus yapraklar gibi ordan oraya savrulur bu ruzgarlarla.

Oyle ki, Allahin yarattigi kadina, yine Allahin yarattigi oteki'ler, her seyi yasaklar. Kendi kontrolleri altinda tutmaya cabalarlar kadini.

Ama gucludur kadin. Bunca eziyetin altindan kalkar bir sekilde. Onu yaratan, vermistir o gucu, icine. Erkekler bir haftaligina kadin olsalar, titreyerek dolaplara saklanacaklar halbuki. Kadin, ömrü boyunca kadin oldugu icin ezilmesine ragmen, daha direyetlidir erkekten.

Kadin, erken yasta evlendirilir. Daha cocuktur. Gebe kalir, cocukken cocuk bakmaya zorlanir. Sesi cikmaz, ezilir.

Kadin, modern bir ailede yetismistir. Rahat tavirlari varsa, hafif mesrep diye damgayi yiyiverir. Farkli dunyalardan da olsa, kadin kadindir. Her zaman bir kusuru bulunmaya calisilir, yerden yere calinir. Erkekler ezer, diger kadinlar kiskanir. Cikis yolu arar ama bulamaz kadin. Ne yapsa suctur. Hep yargilanacak, hep damgalanacak, hep ezilmeye calisilacaktir.

Kadina deger veren bir toplum oldugumuzu bir gun gorebilmemiz dilegiyle (...)

Endiseli Yazi

İki taraf da birbirinden beslenerek buyudu. Oyle ki, gelinen noktada önleri alinamadi. Lakin öküz ölünce ortaklik bozuldu ve birbirlerinin kirli camasirlarini ifsa etmeye kalktilar. Taraflardan biri hirsiz, digeri ise ne oldugu tam cozulememis bir topluluk. Hirsiz, calmaya devam ederken, topluluk ise ona mani olmadan, tavuk gelecek yerden kazin hesabini yapmadan büyüdü yillardir. Mutlu mutlu gecindiler. Devlet kadrolarina sizdi topluluk, semirdi, kocaman oldu... Artik hirsizin tum sirlarina vakif olmustu. Ama diyorum ya, memleket vatan sakarya, umurlarinda degildi. Goz yumdu cunku yillarca. Ta ki bir gun menfaatler cakisincaya dek.

İki tarafta da cok cüz'i miktarda da olsa saf ve iyi niyetli insanlar oldugunu biliyorum. Ama cogunluk gercekten kotu.

Hicbirinin vatani ve insanlarini onemsediklerine inanmiyorum. Su an, iki gruba da bagli olmayan vatandaslarin da buyuk cogunlugu, bir tarafi secip ona hak veriyor ve onu savunuyor. Halbuki ikisi de şerden. Hayir degil bunca sey. Allah ulkemizi tum tehlikelerden korusun...

5 Haziran 2014 Perşembe

Burcu Cetinkaya Ve Haddimiz Olmayan Her Sey

Burcu Cetinkaya kapandi. Tum sosyal medya onu samimiyetsizlikle sucluyor, kimileri onu savunuyor. Yahu ne gerek var? Ben acikcasi, Burcu Cetinkaya'nin cikip, sanki birilerine hesap vermek zorundaymis gibi televizyonlarda orda burda aciklama yapmasina icerledim. Hic "yillardir kapanmak icimdeydi, gizli gizli namaz kiliyordum" diye aciklamalara girismeden, "Canim istedi kapandim kime ne?" demeliydi. Kimsenin de soyleyecek sozu olmazdi boylece. Ama o, sanki insanlara samimiyetini kabul ettirmek zorundaymis gibi aciklamalarda bulunmayi tercih etti. Belli ki iyi niyetinden. Gordukce uzuluyorum. Sanki herkesin hayati cok normalmis gibi, evinde oturan adam, hic tanimadigi Burcu'yu acimasizca elestirebiliyor. Kapanir, acilir kime ne ? O kisi sirf goz onunde diye, hayatinda yaptigi radikal bi degisikligi unlu oldugu ulkenin insanlarina kabul ettirmek zorunda degil. Keske bunun icin cabalamasaydi. Ben ozguvenli bilirdim Burcu Cetinkaya'yi. Robert ve dahasi Koc mezunu. Rallici yaa, var mi otesi? "Ben oyle istedim ve yaptim" diyebilecek kadar. Yok yakin zamana kadar mini etek giyiyormus da, yok bikinili poz vermis daha once, kapanmasinda samimi degilmis de. Sen kimsin? Biz kimiz? O onun hayati, birak da istedigi gibi yasasin. Ayrica nice "sortlu bikinili" kadinlar var, en dindar gecinenizden daha dindar. Bilseniz akliniz sasar.
İnsan, cok baska bir hayat yasayip, bir gun hayatinin donum noktasina geldiginde radikal bi degisim yasayabilir. İnsaniz ya, bundan daha dogal ne olabilir? Ben de diger faniler gibi, Burcunun acilmasinda da kapanmasinda da samimiyet testi yapmaya haddi olmayanlardanim. Haliyle beni hic ilgilendirmiyor. Elestirmek de, destek vermek de haddim degil. Bu onun hayati, istedigi gibi yasayabilir.
Kuran-i Kerim, besmele ile baslar, vennas(insan) diye biter. Yani Kuran'da olan biten her sey insanla Allah arasindadir. Kimsenin o araya girmeye hakki yok. Ki ben yargiladigimiz kadar yargilanacagimiza inaniyorum. İnsanlari yargilamadan yasayalim be, ne aci, sirf biraz unlu diye, sirf senin tanidik markajina girdi diye o insani yem belleyip saldirma cabalari.Herkes, baskasinin hayatiyla ilgilenmekten, kendi hayatini yasayamaz olmus. Yaziktir.
İcimiz disimiz gorsellik olmus. Kapaliysa dindar, bikiniliyse dinsiz. Yargilamak, kinamak, kibirlenmek bizde yasak halbuki. İnsanlar hangi kafayla hangi İslam'i yasiyorlar, anlamak guc. Gorsellige oyle bir takilmislar ki, sarikli cubbeliler yobazmis der modern gecinen kisi, basortuluyu ahlak timsali yapar oteki. Kafayi dis gorunusle bozmusuz, hele kadinsan direkt suclusun. Oje surmesen kezban, sursen yollu; cok gulsen suh, gulmesen soguk nevale. Ozellikle erkekler, kadinlari kategorize etmeye bayiliyorlar. Burcu Cetinkaya da bu erkek egemen kokusmuslugun bir kurbani oldu. Rolleri degistirelim, Burcu erkek olup her gun ickili alemlerde barlardan kiz kaldirma pesinde olsun. Sonra ani bi kararla ickiyi alemleri birakip aile babasi olsa, namaza baslasa kesinlikle bu kadar âdî elestirilere hedef olmazdi. Aksine, itibari artardi.
Biraz Ayse Arman ozguvenini istiyorum Burcu'da, 'kardesim, hayat benim, sen kendi hayatinla ilgilen' dese ve elestirilere gulup gecse ne sahane olur.

29 Mayıs 2014 Perşembe

Bize Tum Sular Medcezir

Sen yapici olmaya calistikca karsindaki senin ezildigini zannedip daha da uzerine geliyor.

Sen her seye ragmen iyi davranmaya calistikca, karsindaki seni alt ettigini, senin aslinda dahil bile olmadigin muharebeyi kendi kazandigini zannediyor.

Sen, yine de insandir diye saygi gosterdiginde, karsindaki senin onun ihtisami(?) karsisinda ezildigini zannediyor.

Sen hosgoru gosterdikce, karsindaki senin uzerine uzerine yuruyor.

Sen iyi davrandikca, sana terbiyesizlik yapmayi kendine hak goruyor, daha da fenasi, kendini Hint kumasi zannediyor, sen iyiliginden yapiyorsun ama o kendini nimetten sayiyor.

Oyleyse guzel kardesim, birakacaksin. Zorlamayacaksin. Olmuyorsa olmuyordur. Bugunun yarini var. Bu sabahin aksami var. İnsanlar, su anki konumlarina cok guveniyorlar. Ama yarin sularin cekilme ihtimalini dusunmuyorlar. Oysa her yer med-cezir.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Cocuk Bu...

Son donemde ustuste gerceklesen cocuk cinayet ve istismarlari, beni derinden uzmekle beraber, radikal kararlar almaya itiyor. Eskiden, yolda yalniz bi cocuk gordugumde onu sever, konusur, yanimda cikolata vs. varsa verirdim. Simdi yanlarindan oylece geciyorum. Neden mi? Cocuk, bana guvenir. Sorun degil, benden zaten zarar gelmez. Ama yarin baska bi yabanciya da, dun bana guvenmesi tecrubesinden yola cikarak guvenebilir. Gercekten cok tehlikeli. Cocuklara, yabancilara guven duygusunu asilamaktan kacinmaliyiz.
Gerci, sokaklarda ailesi olmadan yalniz basina yuruyen, oyun oynayan cocuklar bizim ulkemizde siradan. Yanlis ama. Buyuk yanlis. Allah korusun, her sey olabilir. 7 yasindaki kardesimin dibinden ayrilmiyoruz biz. Dogrusu da bu bence. Biraz obsesif de olsak ailece, sonradan aci bi pismanlik yasamaktan cok daha iyidir.
Kendi cocuklarimizi mumkun oldugu kadar yalniz birakmayalim. Yalniz bi cocuk gordugumuzde de onunla konusup da kendimizi sevdirmeyelim. Duymasinlar bize guven. Cocuk bu, yarin baskasina inanir safî niyetlerle. Sonra aci haberler aliriz Allah korusun.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Bir Yil Gecmis Ama Ayni Kalmis Dusunceler

"Hayata ara vermek ne hos olurdu. Yoruldugun zaman diliminden hayatini ortada kesip bi sureligine kimsenin bilmedigi bi yere gitmek, kendi ic sesini dinlemek. En olmadi, ölmek mesela. Kisa sureligine. Ölüp dinlenip sonra biraktigin yerden devam etmek, hayatina.

Hayat gailesinden cokca yorulmus ruhum. Dusunmekten tasinmaktan yurumekten ordan oraya suruklenmekten cok yorulmus aciz ruhum. İste zaman zaman ölmek arzusu dogar icime. Ama intihar falan degil. Sadece dinlenmek icin, kisa sureligine... Sonra geri geleceksin, daha dinc baslayacaksin kaldigin yerden. Belki daha tahammullu olacaksin insanlara. İnsan olamayanlara. Belki gulup gececeksin, eskiden seni sinirlendiren ne varsa. İste o yuzden, ölmek guzeldir. Kacmak guzeldir. Yasadigimiz surece hep sorun var cunku. Hep bi debdebe halinde ruhumuz. Ara vermek gerek. Biraz ölüp oyle gelmek gerek. Uzaklasmak, kacmak gerek. Herkesin binlerce maskesi var, herkes kendi hayat gailesinde girdabinda kaybolmus, herkes birbirini dusman bellemis de irdeleyen gozlerle bastan asagi suzer olmus. Cok zor ama, araya dinlenme suresi almadan bas etmek insanlarla. İnsanlarla ugrasmak cok zor. Onlarin dusunce sistemini cozmek, onlara laf anlatmak cok zor. Direncim kiriliyor her seferinde, insanlara alismak icin biraz daha gayret sarfediyorum ama nafile."

Bu yaziyi 20 Nisan 2013'te yazmisim. Tam bir yil once. Bakiyorum, dusuncelerim degismemis. Halen ayni terane. Umarim bir gun degisir bu dusunceler. Bir gun, insanlar hakkindaki olumsuz dusuncelerimi olumluya cevirecek iyi insanlarla karsilasirim bir gun. Umarim.

Reyhanli Anisina...

Dusunsene cok mutlusun. Her sey yolunda. Veya bosver, uzgunsun. Eve ekmek getiriyosun. Kizin sana oyuncak bebek ismarlamis. Bi hevesle almissin bebegi paketlemissin bi guzel. Yola koyulmussun seni evde heyecanla bekleyen birileri var. Gectigin sokakta bomba patliyor ve hediye bi yana, sen bi yana savruluyosun. Artik yoksun. Hayallerin, yasanmisliklarin, ailen, hicbi seyin yok. Sanki sen hic dogmamissin gibi devrine devam edecek dunya. Ne acayip. Kirli oyunlardan bihaber, evine giderken saldiriya ugruyosun. Artik yoksun. Ugruna binbir emek verdigin her sey ruya oluyo birden. Bu kadar basit iste. Bu kadar basit. Bu kadar hic, insan hayati. Bu kadar pic edilmis, insan hayati. Kirli oyunlarin biricik kurbani sen oluveriyosun. Hic acimadan katlediyorlar seni. Kimbilir, seni hevesle bekleyen evladinin oldugu evde de bomba patladi. Nerden bileceksin, ölüsün, organlarin ayri yerlere savrulmus. Belki evladin da ayni durumda. Esin. Annen. Kimin umrunda ? Vahset senin ocagini söndürdü. Yoksun artik. Ugruna emek verdigin her sey gibi, sen de mezardasin. Dur bi dakika, mezarin bile yok, etini asfalttan kaziyacaklar. 40yil yasamissin. Okumussun calismis cabalamis iyi insan olmussun. Cocuklari sevindirmissin, herkese yardimlar yapan altin kalpli insanlardansin iste. Kimin umrunda ? Bu kadar hic edilmis senin hayatin. Bu kadar pic edilmis insanlik. Umutlar, hayaller, aile, dusunceler, vapurlar, martilar....

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Kaldirim Sercesi'ne, Fransiz La môme'ine İthafen

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, sarkilarinda anlattiklarini cok az anlasaniz bile, sesindeki melankoliyle beraber kendinizi dunyaya meydan okuyorken bulursunuz.

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, hayatin acilarina gogus gerip, alkolik olmasina ragmen "non je ne regrette rien", (hicbirseyden pisman degilim) der, basi dik. Cok kucuk yasta tanimisir adî dunyayi. Koyvermistir gelisine.

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, ölümünden yuzyil da gecse surecektir nâmı. Dolasacaktir Paris sokaklarinda o muptezel ruhu.

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, cemberinden birkac kez gecmistir felegin. Ve hayat hikayesini okumadan bulursunuz bu hikayeyi, sesinde. Bastirarak soyledigi her 'r' bir meydan okuyustur.

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, sarkilarini dinlerken, dunyadan soyutlanirsiniz. Sanki hicbir sey gercek degil. Ne bu yasadiklarimiz, ne yasayacaklarimiz ne de biz...Ruyada gibiyizdir her cumlesinde.

Padamm padamm padammm dediginde bi anlik mutlu oldugunu sanirsiniz. Oyle degildir. Edith Piaf oyle bir kadindir ki, hareketli melodilerde bile kalbinize minik oklar saplar. Ve ilginctir, zevk alirsiniz bu acidan.

Edith Piaf oyle bir kadindir ki, acilar cekmis kucucuk bedeninden olaganustu bir sesle karsilar sizi. İnanilmaz guclu, melankolik ama guclu.

Edith Piaf. Kaldirim sercesi. Minik Serce. Ruhun sad olsun...

23 Mayıs 2014 Cuma

Hayvan Ozgurlugu Etiksel Monologlar-I

Hayvan ozgurlugu savunucusu olmakla hayvansever olmak arasinda buyuk bir fark var. İlki oldugumu belirteyim once. Patisever/hayvansever degilim. Hayvan ozgurlugu yanlisi olmamdan mutevellit, hayvanlarin evlerde-kafeslerde tutsak edilmesine karsiyim. Hayvanin dogasinda ev yok. İnsana baglilik yok. Bu yuzden evden kacmis kedi-kopek haberleri cokca duyulur ve siradandir. Sokakta yasayamayacak, engelli bi hayvani evlat edinirsin amenna. Ama saglikli bir hayvanin gezip dolasmasi parklarda kosturmasi gerekirken eve hapis olmasi beni derinden yaraliyor.
Kedi kopekten de ziyade, kuslara uzuluyorum en cok. Kafeste duran...Dusunsene ucmak gibi olaganustu bi ozelligin var ama kullanamiyorsun. Demir parmakliklara hapissin. Ancak "sahibin" merhamete gelir de seni cikarirsa kafesinden arada... Hepsi o kadar.

Hayvanlarin habitati ev degil ne olur. Onlarin ucmaya kosmaya yuzmeye oynamaya haklari var. Bu haklarini, hayvansever sifatinizla, sirf 'yapabildiginiz/guclu oldugunuz' icin yapmayin. Eminim hayvan dile gelse, evde yasamak istemedigini soyleyecektir. Evinizde tutsak edecekseniz, sevmeyin hayvan. Onlarin sizin merhametinize de gostermelik sevginize de ihtiyaci yok. Onlar ozgur doguyorlar. Ozgurluklerinin surdurulebilir olmasina ihtiyaclari var. Hepsi bu :)

Fersah Fersah

Yildizlara haksizlik etsen ne cikar ki ? Seni duymaz bile, senden olabildigince uzaktadir ve parliyordur umarsizca. Sen bagirsan cagirsan sinirlensen... Umrunda olmaz ki yildizin. O seni dinlemez bile. Senden uzaktadir onun âlemi. Sen diledigin kadar yik gec ortaligi. Yildiz kendi dunyasinda, mutludur, takmaz kimseyi. Cunku seninle arasinda asilmaz mesafeler vardir. Sen, fânî zavalli. Sen diledigin kadar ziplamaya calis, sinirden kipkirmizi kesil. Yildiz ayni ihtisamla parlayacaktir. Olan senin cabana, emegine olacaktir.

Didem Madak'in Anisina

Mutsuz mutsuzu gozunden tanirmis
Cay demler birakirmis önüne
Sohbet etmesini istermis kendiyle, alabildigine

Mutsuz, renkli siirler yazarmis
Kimselerin okumadigi, sadece kendine yazdigi,
Gece karasi olurmus bazen siirleri
Bazense denizlerden mavi
Sol yanina otururmus mutsuz'un her siir
Tek ilaci hayallermis, uzak denizlerden getirttigi,
Yorgun firtinalar boyunca gemilere tutunan,
Asiyan Yollari'ndan tanidik bir ses gibi,
Annenin kollarinda, bebekten nefes gibi...

Didem Madak'in anisina... (Eli)

Sakalli Leydiler, Amacsizdilar

İnsan neden homofobik olur? Bilmedigi seyden korktugu icin mi ? Farkli secimlerden hosnut olmayip, "Herkes benim gibi olmak zorunda" misali tanri egosuyla mi tavir alir cogu zaman?

Hicbir zaman homofobik olmadim, homosexuel arkadaslarimin varligini destekledim. Lakin su erovizyon birincisi Conchita Wurst'u anlayamadim. Hicbir mesaj vermedigini dusunuyorum. Sakali olan, kadin gorunumunde bir insan. Gender algisini yikmaya calistigi soylenmis ama ben o kisiyi fazlasiyla "mesajsiz/amacsiz" buldum. Homofobiye en uzak insanlardan biri olmakla beraber, 7 yasindaki kardesimin o goruntuyu gormesini istemem. Cocuklarin goruntu algisina ne gibi bi katkida bulunacagi muamma.
Sakalli Leydi falan bunlar hikayeden geldi bana. Erovizyonun gay eglencesi oldugunun idrakine yillar once varmis olan Avrupa, zaten ana kitle olan homosexuel oylarinin pesine dusmus. Hepsi bu. Keske o guzel kadin/adami harcamasalardi...

9 Mayıs 2014 Cuma

Bak Gozlerimin İcine

Nerde gorsem tanirim utangac bir yuz. Gozlerimin icine bakmaya cesaret edemez. Bilirim, milyonlarca kez konusmustur arkamdan. O yuzden bakamaz gozlerimin icine. Firsat buldukca devirir gozlerini yere. Bosver be dostum. Utancini anliyor ve seni affediyorum. Umrumda degil, ne demis olursan ol arkamdan. İnsanlarin iyi dogduklarina inaniyorum ben. Sonradan yapariz secimlerimizi. Utancin yeter. Affettim bile seni. Kin tutmak-dusman bellemek yok lugatimda. Kaldir basini yerden. Bak gozlerimin icine. Hakkimda dedigin berbat seyleri tahayyul etmek istemiyorum. İcindeki hazimsizligi bu sekilde atabiliyorsan, kime ne? Affettim seni. Bakabilirsin gozlerimin icine...

4 Nisan 2014 Cuma

Tek Nefeste Bir Piyes

Kendimizi cok onemsiyoruz. Kimse bizi kirmasin, aman cam fanuslarimizi terketmeyelim. Herkes bize kral/kralice muamelesi yapsin. Hic toleransimiz olmasin, arkadaslarimizi en ufak hatalarinda silelim. Aman bize yanlis yapilmasin kotu soz soylenmesin. Nedir bu? Narsizmden baska sey degil. Ama ne yazik ki Narkisos'un sonu aci oluyor.
Bi dusunuyorum da, Allah'in sevgilisi, habibim dedigi Hz.Muhammed ki evren onun yuzu suyu hurmetine yaratilmis. O ne kadar acilara gark olmus, haksizliklarin en agirlari ona yapilmis. Yine Allah'a siginmis. Koskoca peygamberde hasa kibir yokken, biz insanevlatlari olarak fazla kibirliyiz. Oyle ki, karsisindakine yardim etmek isteyene bile kotu gozle bakanlari taniyorum. Fazla kotu kalpliyiz. Fazla kibirli ve dusuncesiziz.
Herkes kendini cok onemli sayiyor bu dunyada. Halbuki dunya dedigin bir tiyatro sahnesi. 100 yil once ölmüs adamin da cok derdi vardi belki. Simdi ne oldu? Tum dertleriyle kibriyle toprak tarafindan ögütülüverdi.
Herkesin bi rolu var hayatta. Kimi vaktini baskalarinin mutlulugunu kiskanip kendini yiyip bitirmekle, kimi kendini kucuk daglari yarattigina inandirip her önüne gelene "haddi bil" demekle, kimi muhtaclara yardim ederek, kimi ders calisarak belki, bitiriyor. Hayatta herkesin secimleri var. Elbette kaderimiz olan ve degistiremeyecegimiz milyonlarca sey var belki ama insanin hayatinin gidisati, yaptigi secimlere bagli. Kimi iyilik etmeyi secerken, kimi de herkese ignesini batirmakla ömür bitiriyor. Kimse farkinda degil ki bunlar bir tiyatro oyunu. Yonetmeni, seni yaratan. Dogaclama oynuyoruz. Fazla kafaya takiyoruz. Herkeste de tiyatrocu egosu var, herkes kendini oyundaki en paha bicilemez karakter saniyor. Herkes bir oyun icinde, kimi kucuk hesaplar pesinde. Ama yine en son sozu, Yönetmen soyluyor. O piyeste belki hesaplari tutuyor kisinin ama cogu da dogaclamasinda, yonetmeni unutuveriyor. Oyun sonunda Yonetmen herkese puan verecek, yaptigi guzelliklere bagli olarak. Ama oyuna o kadar kaptirmis ki herkes, yanina kâr kalir zannederek yapiyor kotulugi karsisindaki oyuncuya. Ah o da Yonetmen'e havale etmektense, karsilik veriyor, ya da uzuluyor, Yonetmeni suclayip kendi icine dönüyor. Oyun bitiminde herkesin Yönetmen'le yuzlesecegi gercegini unutup salak salak intikamlar almaya calisiyor.
İcinde bulundugumuz oyunu farkettigimizde ne kadar rahatlayacagiz halbuki. Yonetmen'e yetkileri veremiyoruz bi turlu, sanki oyunda her sey kendi kontrolumuzde olmaliymis gibi davranip kendimizi heba ediyoruz. Yonetmen'se oyun sonuna kadar bizi sabir ve metanetle izliyor. Ufak mudahalelerde bulunuyor tabi, kendini ona teslim ederek oyunu devam ettiren oyuncularina yardim ediyor, kendini belli etmeden.

27 Mart 2014 Perşembe

Kardese Notlar-1

Gecici seylere odaklanarak ömür bitirme. Su an yasadiklarini 5 yil sonra hatirlamayacaksin. Kalitesiz kimselerle arkadaslik etme. Yuzune gulup arkandan konusurlar. Tamah etme. Sahip oldugun guzelliklere odaklan. Harika bi aile, yasamin anahtaridir. Baska seye ihtiyac duyma. Özgüvenini hicbir zaman kaybetme. İnsanlarin seni sevip sevmemesini umursama. Hayatta her sey oldugu gibi, insanlarin da gecici oldugunu unutma. Siyasete bulasan herkesin eli kirlidir, bunu unutma. Siyasete takilma, hepsi gelir gecer. Geleceginden endise duyma. Bir dakika sonra nefes aliyor olacaginin bile garantisi yok, unutma. Asla sigara ve alkol kullanma. Kotu aliskanliklar, seni guzellikleri duyumsamaktan uzaklastirir. İnsanlara sarilma. Sadece Allah'in ipine saril. Tek gercek, O'dur. O'ndan geriye her sey yalandir. Elestirel bi kisilik olma. Herkesi-herseyi elestiren insanlar, esasinda kendisini sevmeyen insanlardir. İktidara alkis tutma. Aileni ve akrabalarini ihmal etme, herkes gecer onlar kalir. Saglikli beslen, sporunu ihmal etme. Arada bi yalniz kal, yalniz yuruyuslere cik. Kafani toparla. Kendini sevmekle, egonu buyutmekle vakit harcama. Kendine guven yoktur, Allah'a guven vardir, unutma. Allah'a kul olan, baskasina kul olmaz. Sadece Allah'a kul ol. Birak insanlar arkandan ne derse desin. Gul gec. Onlar bu kısıtlı ömürlerinde senin dedikodunu yapmak icin vakit tuketiyorlar, onlara acı sadece. Ölümlü oldugunu bilerek yasa. Hem de uzun vadede kendini planla. Üzülecegin seyleri 5 yil sonraya birak uzulmek icin. Nasil olsa hatirlamayacaksin. Hayatta seni gercekten sevenlerin yalnizca ailen oldugunu bilerek yasa. Kimse, ailenin yerini tutmayacaktir. İnsanlara fazla anlam yuklersen, seni bir gun mutlaka hayal kirikligina ugratacaklar. İnsanlara dayanma. Allah'a dayan. Boylelikle asla düsmezsin. Bunaldiginda derin bi nefes cek ve "La ilahe illallah" de. O'ndan baska ilah yoktur ve sen gereksiz seylere uzulerek ilahlastiriyorsun uzuntulerini. Namaz kil. İbadetleri, Allah icin degil yalniz kendin icin yaptiginin farkina var. Namaz kildikca özgürlesirsin. Özgürlük senin nihaî hedefin olsun. Gerekirse yalniz kal, ama kimsenin boyundurugu altina girme. Sana tasmalar baglamaya calisacak insanlar olacak cevrende. Arkadas sifatiyla girecekler hayatina. Elinin tersiyle cevir onlari. Hayata yalniz geldin. Yasamak icin de kimseye ihtiyacin yok. Sadece derin nefes al ve besmele cekerek basla yasamaya. Ömrün cok kisa ve sadece özgürlükler adina harca onu. İnsanlardan bisey beklemezsen, üzülmezsin. Kimseden bir sey umma. Secdelerde Allah'tan iste, isteyecegini. Sadece O'na kul olursan baska kimseye boyun egmezsin. Sana haksizlik edeni ise O'na dava et. Birak, en yuce mahkeme O'nun katindadir. Sana hayirli gorunen seyler, iyi cikmayabilir sonra. Hicbir sey icin ümitlenme. Ümidin yalniz Allah'tan olsun. Kimseyi kirma. İnan, buna degmez. Kimseyi kirma ama politik de davranma insan iliskilerinde. Politika kotu seydir. Basta guzel sonuclar dogurur ama sonu mutlaka zincirlerle biter. Prangalara musade etme. Seni kimse esareti altina alamasin. Yalnizca kendini Allah'a emanet et. Seni ailenden baska kimse cikarsiz sevmeyecektir. Dinini yasamak icin herhangi bi hocaya ya da efendi'ye ihtiyacin yok. Kalbini temiz tut, ibadetlerini temiz yap yeter. Gonlun genis olsun. Eline gecen paranin bi kismini mutlaka muhtaclar icin harca. O onlarin hakki cunku.

20 Mart 2014 Perşembe

Affettikce Özgürlesiriz

Kalbimi kiran kim varsa affettim. Artik özgürüm!

Zannediyoruz ki, bize kotuluk edenleri affettigimiz takdirde enayi olmus olucaz, tekrar zarar gorucez, koruma kalkanlarimizi indiricez. Hayir, oyle olmuyor. Affetmemiz, karsimizdakinin degil tamamen bizim yararimiza. Affettikce ozgurlesiyoruz. Hepimiz ölümlüyüz, kendimizi anlamsiz kavgalarda yitiriyoruz.
Kalbimi kiranlari da, hakaret edenleri de, zarar verenleri de affettim. Epey uzun bi listeydi bu, tipki padisah fermani gibi. Ama zor olmadi, affettim tek celsede. Bir kere tadini aldim ya, yeterli gelmedi, birkac kez affettim. Tabi bu hakkimi helal ettigim anlamina gelmiyor, bu uzun listenin birkacini Allah'a dava ettim. Cunku orda Allah'i kullanarak hareket edenler vardi, onlari dava ettim Yukariya. Sahsî meseleleri ise tamamen helal ettim.
Affettikce, koruma kalkanlarimin indigini hissettim. Gerci bi kisiyi affetmeyip kafanizda mesguliyet arzettiginde kime karsi neye karsi korunmus oluyoruz ki? Beni koruma isini Allah'a devrettim. Kendim cabaladikca zarar gordum cunku. İnsan eliyle olacak sey degil; bir sorun bittikce digeri patlak veriyor hemen pesine. Tamamen Allah'a biraktim, ben sadece insanlari sevecegim, Allah da beni koruyacak dis cepheden. Kendimizi kendimiz korumaya calismamiz aslinda Allah'a guvenmiyor olusumuzdan ileri geliyor. Derinlerde... Allah'im sana guveniyorum. Seni cok seviyorum. Bana mukemmel bi hayat bagisladin; fedakar bir anne baba, sesini duydugumda hayat agacina sarilmis gibi oldugum kardes verdin. 10-15 yillik dostlarimi benden uzaklara gondermis olsan da gorusebilme imkani verdin. Ne kadar sukretsem az. Ve ben bu enerjiyi, bu guzelligi, affetmemenin dayanilmaz agirligi altinda ezilerek harcamayacagim. Gecmiste beni uzen, gelecekte de uzecek herkesi affettim. Gunde bes vakit Allah'tan beni affetmesini isterken, benim kulu affetmemem olmazdi. Kaldi ki, en azili dusmanim af dilese aninda affedip onu cok sevecek, dost olacak bi yapidayim.

Kendinize bi iyilik yapin. Affedin. Affederek, bi anlamda ruhumuzu yikiyoruz, temizliyoruz. Affetmeniz gereken kisi size onarilmaz zarar vermis olabilir ve affederek ona iyilik edeceginizi dusundugunuz icin affetmekten kaciniyorsunuz, ama emin olun affederek kendinizi ödüllendiriyorsunuz.
Bu dunyada sadece piyonuz. Kisitli bi vaktimiz var. İster kendimizi kasalim, mutsuz bi yasantimiz olsun; ister bize zarar vermis herkes yuregimize carpip geri yansisin. Trambolin gibi! Yureginde krater olusturmasina izin verme! Ruhunu trambolin gibi yap ki, carpan her sey geri yansisin. Kalici hasar birakmasin. Bu ancak, afla mumkun. O meteoru trambolinden ziplatacak etki, af etkisi. Ondan sonra rahatlikla bakabiliriz bahar ciceginin guzelligine, bir cocugun gozlerindeki heyecana, sevgiyle yapilmis bir yemegin tadina... Hayat bu iste.

17 Mart 2014 Pazartesi

Kaybettiren Kaybetme Korkusu

Kaybetmekten korktugumuz insanlar bize kotu davranabiliyor. Bi dikkat edin, kime deger verdiyseniz, bunun karsiligini kilogram cinsinden kazik olarak geri aldiniz.

Tam aksine, kime deger vermiyor ve ondan uzaklasmak istiyorsaniz, yapisirlar yakaniza. Bu bende de boyledir, sizde de boyledir, evrenseldir.
Bir insani kaybetmek isterseniz, ona deger verdiginizi hissettirin demis bi akil hocasi. Nietzche'ydi sanirim. Siz deger verdiginizi gosterdikce, karsi taraf eger cok iyi biri degilse, size kulubeye bagladigi it'missiniz gibi davranacaktir.
Evrensel kurallar. Hic adil ve hic hos degil. Ben kardesimde bile-ki benden 16 yas kucuk olmasina ragmen-ona iyi davranip optugumde falan nerdeyse pencelerle karsilasiyorum :D demiyorum ki herkese kotu davranmak lazim. Hayir, UMURSAMAZ olmak lazim. Umursamadigimda, uzerine dusmedigimde, kardesim adeta bir melek!oluveriyor :)

Baska bi hayatimiz yok. Uzgunum, reenkarnasyona falan inanmiyorum. Tek bir hayata tek basimiza geldik ve tek gidicez. Önümüzde bir hayat var yasamamiz ve gorevimizi ifâ etmemiz gereken. Evet bi gorev uzere geldik, kimi misyonunu kaybetti, kimi hala ariyor ama degismeyen tek sey var o da yasadigimiz gercegi. Ve sonra ölecegimiz... Sanirim bunu cokca dusundukten sonra pek de umrumuzda olmayacak insanlarin davranislari. Umursamazligi acilen ogretmeli, bunyelere. Kimsenin uzerine dusmemeli, kimseye size âdî ve degersiz bir varlikmissiniz gibi davranmaniza izin verecek ortam olusturmamak lazim. Velev ki dustunuz bu hataya, deliyle dalasmak yerine, caliyi da dolasmayin. Siz deger verdiniz diye kalitesizligini ortaya döken canlilar zaten dostunuz olmamistir, olmayacaktir. En iyisi mekan degistirmek. Evet genel insan davranisinda ona deger verenleri hunharca kullanma, deger vermeyeninse deli gibi pesinde kosmak vardir. Bazilari fazla abartir, cirkeftir, onlarla olan arkadasliginiz her seferinde onun kavga cikarmaya calismasiyla sonuclanacaktir. Kimseye degeri abartmamak lazim, kardesiniz dahi olsa. Ama verdiginiz deger karsisinda sinanir insanlar, kalitesizligini acikca belli edenlere de hosca kal demek lazim. Hayat onlarla vakit kaybetmeye degmeyecek kadar kisa ve guzel.

16 Mart 2014 Pazar

Modern Family'nin, Efsane Komedi Dizileri Arasindaki Yeri

Komedi dizilerini severim. Dram ve korkudan uzak duruyorum bilincli bi sekilde. Hayat yeterince dramatik. Bari dizi izlerken ara verelim dramaya.
Turk dizileriyle sorunum var. Suskunlar disinda hicbirini izlemedim, bir bucuk saat boyunca birbirleriyle goz suzmeleri beni deli ediyor. Biraz Yerden Yuksek, biraz da Leyla ve Mecnun izlemisligim var ki onlar da komedi dizisi zaten.
Yabanci dizilere bayiliyorum. Hem telaffuzumun gelismesi hem de espri kalitesi acisindan izliyor ve begeniyorum. Bugune kadar Friends(bas tacim), How I Met Your Mother, Coupling, The Big Bang Theory izledim. Himym'i sirf bitsin diye izliyorum, 3 sezon surmesi gereken diziyi nasil 9 sezon cekip sabrimizi zorladiklarina hala alisabilmis degilim. Tamam biliyorum kimse silah zoruyla izletmiyor ama ben sadik bi seyirciyim, ilk 2 sezonun hatrina fazladan 7 sezon izledim :(
Neyse konuyu dagitmayayim öhm ve izledigim komedi dizilerine bi yenisini ekledim; "Modern Family" ! Allahim bi dizi bu kadar guzel olabilir, her karakterini ayri ayri sevdirebilir. Manny ve Luke'a zaten asik oldum orasini gec de, Sofia Vergara'nin (dizide Gloria) o spanish-english aksanina bayiliyorum. Zaman zaman ingilizce bisey okurken ispanyol aksanli okumaya basladim bu yuzden, umuyorum insan icinde bunu yapmam:D
Gulme efekti, seyirciye direktif verir."Bak sen aptalsin, anlamazsin, buralarda gulmen gerekiyor" der. Modern Family, gulme efektinin olmadigi, gelmis gecmis en efsane 2.komedi dizisi. Bu efektin olmayisi, diziyi dogal kiliyor

Simdilik 3 sezon izledim. Gloria hamile oldugunu soyledi ve bitti, evde cigliklar atiyodum o an.

Himym'in 9.sezonunu almamla, MF'in 3.sezonuna ara vermem bir oldu. Himym gecmek bilmedi, surekli bunalip baska seylerle ilgilendim, orda Himym acik ama ben evi temizliyorum. Sonra bitip de MF'e devam edisimde pur dikkat izliyorum ki Gloria'nin sevimli agiz hareketlerini, Manny'nin gulumsemesini, Luke'un gizliden cinyıs tavirlarini, Mitchel'in goz devirmesini, Cameron'in mimik ve jestlerini kacirmayayim. Dizi oylesine sicacik sariyor ki insani, sanki o oyuncular evimin icinde. Himym'deki gibi "bitse de gitsek" halleri yok hic.

Bugune dek cok yabanci komedi izledim. İzlemek isteyenler icin siralama yapsam, soyle bi sonuc cikar ortaya;
1)Friends
2)Modern Family
3)Coupling
5)The Big Bang Theory

Himym'i listeye bile almiyorum. İlk iki sezonuyla bastacim olan bu dizi, Friends'i izlememle tepetaklak oldu. Friends'de "aa sunu Himym'de de yaptilar, hadi be aynisi Himym'de olmustu" durumlarini cokca yasadigim icin... Unutmadan, Friends 1994-2004 yapimi Amerika dizisi. Himym ise 2005-2014. Ne doluymusum be Himym'e :D Neyse önümde en az 3 sezon, enfes Modern Family var, kim takar Himym'i :)

Bu diziyi ozel yapan birkac nokta var. Birincisi, oyuncular arasi uyum cok iyi. Ayni Friendsdeki gibi, bunlari gercek bi aileymis gibi izliyoruz. İkincisi, gulme efekti yok ve cok dogal/yerinde espiriler var. Ucuncusu, zaman zaman kameraya bakmalari efsane. Muthis bakislar atiyorlar. Dort, Friends'e en yakin dizi oldu kendisi. O sicakligi o samimiyeti hissettirdi.

Couplingi, Modern Family'den alta koydum listede, o da sahane bi ingiliz komedisi olmasina ragmen, son bolumlerde Jeff'in olmayisi, onun yerine Oliver diye rezalet bi karakter koymalari, dizinin tum eglencesini bitirdi. Jeff'i oynayan kisi, mizikcilik yapip da ayrilmasaydi diziden, 10 sezonluk enfes bi Couplingimiz olacakti. Susanla Steven'a selam eder, Modern Family'nin gozlerinden operim.

12 Mart 2014 Çarşamba

Friends vs. How I Met Your Mother

Bu karsilastirmayi yapmak sadece Friends'e degil, Rachel, Phoebe, Ross, Chandler, Joey ve Monica'ya ayri ayri haksizlik. Lakin bu "versus", nitelik karsilastirmasi degil. Kati bir Friends fanıyım. Her bolumunu, replikleri ezberleyecek kadar izledim. Elbette friends cakmasi himym'i friends gibi bi efsaneyle karsilastiracak degilim. Himym yazarlari her kimse, Friends'e komisyon odemeli. Belki de bir friends senaristi, Himym icin de yaziyordur bilmiyorum. Bu sadece benzerlikleri-farkliliklari versus'u :))

Benzerliklere gelelim; milyonlarca var ama toparlayabildigim kadar toparlicam, listeyi de zaman zaman guncellicem (evet issizim) :D;

1)Friends'de Monica ve Pheobe'nin Monicanin sef olarak calistigi restoranda musterileri kullanarak oylama yapmislardi. Bu tarz bi oylamayi Barney ve Ted de yapti Himym'de.

2)Rachel da Joey ve Ross ile yani iki yakin arkadasla iliski yasadi Friends'de. Robin de Barney ve Ted ile, Himym'de.

3)Karakterler tamamen Friends'den esinlendi zaten. Barney, Joey'in akilli versiyonu. Ha bi de meshur ingiliz komedisi Coupling'deki Jeff'in taktikleri. Yani kisaca Barney icin Jeff+Joey diyebiliriz.

4)Robin ise Rachel. Ama saf olmayan tarafi.

5)Ted'de Monica'nin duzenliligi ve planlama deliligi mevcut. Robin'in dugunu icin Ted'in sadece pastalar icin bile kocaman bir dosya hazirlamasi bana Monica'nin kendi dugunu icin ve kocasi Chandler'a is bulmasi icin hazirladigi alfabetik sirali dosyalari hatirlatti. Ve Ross'un meslegine bagliligi, safligi, iliskilerine duskunlugunu ele alirsak, bu acidan da Himym basrolu Ted=Ross+Monica.
6)Ross, Emily ile olan dugununde terkedilmisti. Ted de Stella tarafindan dugun gunu terk edildi...

7)Victoria, gelinligiyle Ted'in oldugu bara(Mclarens) gelip Ted'i aradi. Klausla olan dugununden kacmisti. Rachel da kendi dugununden kacip Monicayi gormeye Central Perk adli kafeye gelmisti. Friendsin baslangici boyle zaten.

8)Friends'de Rachel, Paris isini reddediyor, Ross Rachelin patronu Mr.Zelner'a yalvarip isi ona geri teklif etmesini sagliyor. Rachel yine kabul etmiyor. Himym'de de Lily'ye patronu İtalya'da calisma imkani sunarken Lily'nin reddetmesi uzerine Marshall patronu arayip tekrar teklif etmesini sagliyor, buna ragmen Lily reddediyor. Coincidence? I dont think so.

9)Rachel ve Ross arasinda on and off iliski cesidi Robin ve Ted arasinda mevcut...

10)Monica ve Chandler, tum sezon dizinin gectigi o meshur evlerinden tasiniyor, ayni sekilde Marshall ve Lily de dizinin cekildigi evden banliyöye tasiniyorlar-iki cift de ayni sebepten: cocuklari icin!

11)Phoebe de babasini ariyor, Barney de. İkisi de babasiz buyumus.

12)Ross ile Chandler universite arkadaslari. Ted ile Marshall da oyle...

13)Lily'nin cocugu Marvin'in ilk kez emeklemesini kacirmasi = Phoebe ile alisverise ciktigi icin cocugu Emma'nin ilk kahkahasini kaciran Rachel

14)Friends'de Phoebe psikiyatristle cikmisti, hatta adam o arkadas grubu hakkinda incitico yorumlarda bulunuyordu. Himymde Robin de terapistiyle cikti ve adam o grupta deliriyodu zaman zaman.

15)Platesin cok dillendirilmesi...
Lily de Marshall'a, hatta Ted Barney'e "it's pilates bitch' dedi. Friends'de de Rachel kiz kardesiyle kavga ederken, "i do pilates" diyor, kizkardesi de "i do yoga" diye cevap veriyor.

16)Marshal ve Lily iyi bi cift. Ayni zamanda grubun lideri olarak Lily'yi soyleyebiliriz. Friends'de de Monica ve Chandler cifti var. Lider de Monica

17)Thanksgivingler hep Monicanin evinde olur. Hatta tum partiler-Rachelin babyshower'i dahil- Monicada yapilir. Himym'de de Lily tum partilerin ev sahibesi

18)Himym'de Robin infertil, Friends'de de Monica ve Chandler.

19)Karakterleri Friends'den birebir almamislar ama, mix yapmislar. Ted=Monica+Ross. Robin=Joey+Rachel

20)Robin,tvye cikiyor spiker olarak. Hatta kendi capinda ünleniyor. Joey de tvde dizilerde oynuyor ve kisitli bir üne kavusuyor.

21)Himym'de Ross, Joey, Monica, Rachel nerdeyse birebir taklit edilmisken, Chandler ve Phoebe'nin tam taklidi yok. Cunku onlar Friends'de en essiz karakterler :))

22)Marshall ve Lily'nin Long Island'daki banliyö evine tasinmalarini tum grup depresyona girerek karsiladi. Friends'de de Chandler ve Monica da o klasik evlerinden tasinacaklarinda tum dunyalari baslarina yikildi arkadas grubunun.

23) Lily'nin dogumunda Marshall'la Barney ortalikta yoktu, Ross'un eski esinin dogumunda da Ross ve Phoebe kayipti...

24) Friends'de Ross ve Rachell'in kizlari Emma'nin vesayetini kime verecegi konusu gundemdeyken, Himymde de basitce, araba carpacak gibi olan Marshall-Lily cifti "Death is all around us" diye ogullari Marvin'in velayeti icin Robin, Ted ve Barney'yi yaristiriyor.

25) Ross'un Chandler'a soyledigi "Get off my sister" = Marshall'in Mickey'ye soyledigi "Get of my mummy"

26) Joey de soz konusu kizkardesi oldugunda o "American pervert"ligini bi kenara birakip, Chandler'a cok kizmisti. Hatta kizkardeslerinden biri hamile kalinca, o cocugu bulup nikahlarini kiymaya calisti. Himym'de de Ted, Barney'nin kizkardesiyle olunca Barney nikah duzenledi onlar icin, evinde. İki sapik, konu kizkardes olunca "namus" gozuyle baktilar.

27) iki dizide de erkek arkadaslar arasinda hep "im your best friend" kavgasi mevcut

9 Mart 2014 Pazar

I'm Too Old For This Stuff

9Mart 2014'te bir dogumgunumu daha geride birakmisken, Friends'de ve Himym'de bi ara konu olan "im too old for this stuff"lari kendim icin derledim; saka maka 23 bitti.

1) İnsanlarin asagilik komplekslerine tahammul etmek icin fazla yasliyim.

2) Anne baba sozu dinlememek icin fazla yasliyim

3) Kalitesiz kimseleri gozunden anlamamak icin fazla yasliyim

4) Sagliksiz beslenmek icin fazla yasliyim

5) İnsanlara inanmak icin fazla yasliyim

6) Ailem disindakileri safca sevmek icin fazla yasliyim

7) Hakkimda sagda solda dedikodu yapan gulunc kisilere, beni bu kadar ciddiye aldiklari icin mi yoksa yuzume soyleyecek cesaretleri olmadigi icin mi gulsem, bilememek icin fazla yasliyim

8) Aileme duskun olmamak icin fazla yasliyim

9) İnsanlari ciddiye alip da onlara ofkelenmek icin fazla yasliyim

10) Basit insanlarla tartismak icin fazla yasliyim

11) Önyargisizca insanlara bakabilmek icin fazla yasliyim

12) Humanist olmak icin fazla yasliyim

13) Astrolojiye inanmamak icin fazla yasliyim

14) Ailemin önüne baskalarini koymak icin fazla yasliyim

15) Beni pervasizca kiran kisilere 2.sans vermek icin fazla yasliyim

16) Kendimi ciddiye almak icin fazla yasliyim ;)

17) Arkadaslarimi kirmak icin fazla yasliyim

18) Yaslilara saygi gostermek icin o saygiyi haketmelerini beklemek icin fazla yasliyim.

19) İyi niyetimi ele gune sui-istimal ettirmek icin fazla yasliyim.

20) Dostluklarin, bi ise yaramayan akrabalik baglarindan daha kuvvetli oldugunu bilmemek icin fazla yasliyim.

6 Mart 2014 Perşembe

How ironik this hayat is?

-"national income in per person"in cevirisinin "gayri safi milli hasila" olmasi,

-insanlarin turlu cazgirliklar yapip karsidan tepki gorunce soke olmasi,

-arkadaslari hakkinda durmaksizin dedikodu yapan insan(!)larin, o "kotu insan"larla arkadasliklarini hala devam ettirip yuzlerine gulmesi,

-annemin daha once dikkate almadigim her sozunun beni surundururcesine dogru cikmasi

-onyargilarin kotu sey olmasi gerekirken bazilarinin son derece gerekli ve gercek cikmasi

- tahammulu son derece zor kisilere, ailelerinin tahammul edebiliyor olmasi,

-iki evi boyayacak malzemeyi yuzune boca eden kizlarinin bi kisminin, saclarini "süs" diye örtmesi,

-kucuk insanlarin, insanlari kucuk gormesi

kadar ironikti hayat.

posted from Bloggeroid

Dogal Seleksiyona Kurban

Kalite de insan degerlendirmede ölcüt. Bugune kadar kalitesiz insanlara da cok takildim. Salak miyim ? Elbette ! Salak kalacak miyim ? İnsallah kalmam. Dogal seleksiyon sonucu elenmekten korkuyorum dogadan. Belli oranda kotulugu ve acimasizligi sindirmemissen ruhuna, barinamiyorsun dunyada. Soyle bi bakiyorum da, hep gaddar insanlar dogada. Bir suru arkadaslari var onlarin. O arkadaslarini da topac gibi ceviriyorlar parmaklarinin ucunda. Olan hep iyi niyetliye, safa oluyor.
Gaddari cizgi filmlerdeki kotu adamlarla karistirmayin. İnsan gorunumundedir cogu. Ve insan olduklarina da inandirirlar basta. Gec kalmadan anlarsin onun "kalitesiz" ve "gaddar" oldugunu.
İnsanlar bazi seyleri tolere edebilmeli arkadasliklarinda. Bi kere, hemen kotu dusunmemeli, biraz acik kapi birakmali arkadasina. Arkadaslari hakkinda kotu dusunup saga sola bunu yayan birinin, o "kotu" kisilerle niye arkadaslik yaptigini sorgulamasi gerekir.
Herkes kendi kalitesi ölcüsünde davranir der babam. Gercekten de boyle. Ve bu dunya, kalitesizlerin dunyasi. Kalitesizsen her turlu yavsakligi yapabildigin icin kolaylikla barinabiliyorsun dogada. İyiler ise adil dövüstügü icin hic kazanmaz demisler. Sahiden de oyle. 2 cay kasigi gaddarlik, 1 su bardagi vicdansizlik, 4 corba kasigi umursamazlik lazim insana. Yoksa dunya hep hüzün, hep aci.

5 Mart 2014 Çarşamba

Hayatimizdaki Kizil Cadi

Babamin hayatinda bi kiz var. Dunyalar guzeli olmasina ragmen surekli beni kiskaniyor. Babamin whatsapp mesajlarini ikide bir kontrol edip, bana yazilan guzel sozleri mahalle cazgiri edasiyla "Sen niye Elif'e bunlari bunlari yazdin" diye babami payliyor. Artik zavalli babacigim korkusundan benimle olan whatsapp konusmalarini silmek zorunda kaliyor.

Beni milletin yaninda bozmaya calisiyo mesela. "Elif kacinci siniftasin" sorusuna "3" dedigimde karsidan gelen masallah cevabi uzerine bu cadoloz "ne masallahi yaa bi turlu 4e gecemedi, sinifta kalip duruyo" diyip kahkahalara boguyo beni :D kendisi ilkokul mezunu bile degil ustelik :D

Babamin beni daha cok sevdigini iddia ediyor bu kiz. Eh haksiz sayilmaz yani ilk goz agrisiyim ben. Ama babam onu da cok seviyor. Ben de cok seviyorum. Hani bi insan icin ölürsün ve öldürürsün ya, ha iste benim icin o oyle, dunyada tek.

Biricik kardesim, turuncu kafalim 7 yasinda boyleyse ilerisini dusunemiyorum. Beni kiskanmasi bi yandan da hosuma gitmiyor degil:))

4 Mart 2014 Salı

Summer Love

Ooh i dont know why but i always love the idea of summer and suuun...

diye basliyor The Frozen'daki kardanadam Olaf'in sarkisi. Dinlemeden gecemiyorum her gun. Sanirim ben yazi cok ozledim :(

Hassas tenli biri olarak yaz benim icin 3seyle tamamlanir: 1)gunes kremi (en az 50spf) 2)gunes gozlugu 3)kocaman hasir sapka. Dusmandan kacar gibi kaciyorum gunesten. Gunesli havaya bayilmakla beraber, gunesten korunmak zorunda olmak, havuc yemeden gunum gecmemesine ragmen bronzlasmaktan itina ile kacinmak benim isim. Hangi isim ikilemsiz olmus zaten dimi?

Gunes kremlerini az parildakli yapsinlar lanet sey burdayim diye bagiriyo her seferinde. Bb kremlerin spfsi artsin, bundan sonra sadece bb kullanabilirim yazin.

Yaz geliyor, gunes kremi, gozlugu ve kocaman hasir sapkamla hazirim gunesten korunmaya! Ve durmaksizin gunese cikmaya tabi ki. Disarisi gunesliyken evde durmak benim gibi bi ev kedisi icin bile cok zorlasiyor.

Gezip dolasalim gunesin iz biraktigi sokaklarda... Cicek acmis bahar dallarini seyredelim. Yanimizda guzel insanlar olsun. Bi de gunes. Bize bisey olmaz ;)

2 Mart 2014 Pazar

Poset Yerine Guven Tasimali

Gecenlerde eve giderken, yasli bi teyzenin manav alisverisinden elinde kocaman torbalarla döndügünü görünce icim elvermedi, posetlerin bi kismini almak istedim. Olaganca israrima ragmen, teyze vermedi posetlerini. İlk basta garipsedim, sonradan ogrendim ki, guvenmiyorlarmis. Posedi alip kacma ihtimalini, en kotusu de o kisinin evini ogrenmen dahilinde ona zarar vermemizden korkuyorlarmis. Ne aci degil mi ? Bazi kotu niyetlilerin yaptigi aldatmacalarin sonucu, insanlarin iyilik yapabilecek yer bulamamasi cok aci. İnsanlarin, hakli korkularindan dolayi, kendilerine iyilik yapilmasina izin vermemesi cok aci. Yasli teyzelerin, agir posetleri tek baslarina tasimasi cok aci. Bu guven duygusunu yok eden herkese lanet olsun, olmustur ve olacaktir.

1 Mart 2014 Cumartesi

Acin Kafesleri, Doga Hayvanlara Ait

Kusumuz Fistik melek oldu gecenlerde. Kardesime gercegi soyleyemedik, "kafesi acik kalmis, pencereden kacmis" dedi annem. Ona ragmen, kardesim beni arayip "abla sana cok kotu bi haber vericem, fistigimiz evden kacti" dedi ve hungur hungur aglamaya basladi. Tabi ben de pesinden... Anladim kacmadigini, melek oldugunu ama kardesime caktirmadim. Aglamam sirasinda duzenli nefes alabildigim vakitler "ablacim, fistik daha mutludur gittigi yerde, evde sıkılıyodu, hic arkadasi yoktu. Simdi arkadas bulmustur kendine" diye avutmaya calistim. Yine de yeterli gelmedi. Benim minik kardesim, prensesim, "evden kacan" kusu icin gunlerce gozyasi doktu...
Kardesimden sonra telefona annemi istedim. Agliyorum bi yandan, "Anne, fistik ne zaman öldü, cereyanda mi kaldi niye öldü" diye sordum. Annem de aglamaya baslayip, kardesim yaninda oldugu icin sifreleyerek konustu. Annem mutfakta yemek hazirlarken Fistik'in kafesinden gelen acayip kanat cirpislarini duymus. Suyu falan mi bitti diye bakmaya gitmis, suyu tam ama Fistik cilginlar gibi kanat cirpiyor... Akabinde melek olmus zaten, uzun surmemis.
Evde bir aya yakin matem havasi esti. Kardesimden gizleyerek agladik bu ölüme. Kuslari kafese tikan, petshopta satan zihniyete lanetler yagdirdik. Evet bu sistemin bi parcasi olmak istememistik, evde buyuk hayvan beslemeye sicak bakmiyoruz. Hayvanlar kedi,kopek vesaire, dogada kosmak icin yaratilmis. Bize ev icinde eglence olsun diye degil... Lakin hicbi anne baba, cocugunun isteklerine kayitsiz kalamiyor. Kardesim muhabbet kusu diye israr edince aldi bizimkiler. Cok kucuk oldugu icin, kafesinden cikarip ozgurce ucmasini sagladigimizda malesef duvara carpiyordu. İc kanama gecirir, hasta olur diye cok korktuk ve pek cikarmamaya basladik kafesinden. Babamla arasira kafesteki Fistik'a bakip, "Ucmak gibi enfes bi yetenegi olan canli, ufacik bi kafes icinde. Cok yazik" derdik hep... Annemle de kardesimden gizli, Fistik'i ait oldugu dogaya birakma dusuncemiz vardi, bu blogda ilk postlarimdan birinde anlatmistim. Annem hep "disarda yasayabilecegine inansam, hic durmam ozgur birakirim" diyordu. Ama disarda bir gun bile yasayamazdi bizim minik fistigimiz. Cunku alismisti hazir su ve hazir yeme. Hatta bizim ilk aldigimiz kabuklu yemlere oyle alismisti ki, annemin daha sonralari ona kolaylik olsun diye aldigi kabuksuz yeme agzini surmemisti. Bu hayvan, dogada barinamazdi...
Gitti Fistik'imiz. Cok gozyasi doktuk, cok uzulduk. O kafesteyken de cok uzuluyorduk. O simdi melek oldu. Gittigin yerde daha mutlu olduguna eminim Fistik. Gecen gun memlekete gittim. Evde senin hep oldugun yerlere annem saksilar koymus, guzel cicekler acan. Gozum seni aradi. Sabahlari oterdin mesela. Bizi oyle uyandirirdin. Kulaklarim, tanri mucizesi olan sesini aradi. Yoktun. Belki gittigin yerde arkadaslarinla daha mutlusundur. Seni ozledim. Senin yerine gul koklamamak, asla baska bi hayvan almamaya ant ictik ailece. Hayvan, dogada guzel. Doga, hayvanlarla guzel...

23 Şubat 2014 Pazar

Saklama, Nafile

Saclarima bugune dek sari rofleden tut, cikolata kahvesi ve siyah renk uygulamama karsin, bugune dek denemedigim renk kizil olmustur. ilerde isterim ama simdilik oyle bi radikallik edemedim. Tabi bunu soyleyen bendenizi beline kadar gelen saclarini bir gunde kisacik kestirdigini de not dusmek isterim :p Yasasin dengesizlik !!
Kizil yapmadim ama saclarim gunese cikinca yer yer kizillik gosteriyor. Bunu ben farketmedim, bi cok arkadasim soyledi. Genlerden kaynaklaniyor olabilir, neticede turuncu sacli bi kardes ve turuncu biyikli bi babiskoya sahibim :D
Yillar once, bi arkadasim "Aa elif senin saclarinda kizillik var, boyattin mi" dediginde, "Yok valla kizil hic boyatmadim" cevabim uzerine, orda bulunan baska bi arkadas, "İnanmis gibi yapiim bari" diyip beni soklara surukledi :D İnsanlarin birbirine bu kadar guvensiz olmasina mi yanayim, bu kadar basit bi olayda yalan soyleyecegimi dusunmelerine mi, yoksa olabildigince seffaf biri olarak bu elf kulaklarimin isittigi sozlere mi... Bunu soyleyen, benimle iki uc kez muhabbeti olan, beni tanimayan bi arkadas. Ama insan uzuluyor be hafiz. Kizcagiz bunu soylediginde "Aa olur mu valla bak yemin ediyorum" demedim, tepki vermedim. Oylesine guvensiz ki, napsam inanmayacak. Yahu oz kardesim kizil :D daha nolsun? Ya da niye ispat etmeye calisayim?

Okulu bitirince, nasal septum deviasyonum olmasi dolayisiyla burun ameliyati gecirmek istiyorum. Yaptirmayabilirim de, belli degil. Ama daha estetik gecirmemisken bunu cumle aleme duyuran bi gerizekaliyim ben. Akrabalarimdan estetik olup inkar edenler cokken. Bu inkari da salakca buluyorum ayriyetten. İnsanlari salak yerine koymaya calismak aslinda bizatihi kendi mal beyanini imzalamaktir sahsima gore. Estetik yaptirabilirim, bunu cok dogal buluyorum. Bunun planiyla bile mutlu olurken vazgecersem eger, tek sebebi, ameliyat korkum olacak. Burnumda hafif bi yamukluk soz konusu. Ne utanirim, ne baska sey... Utanilacak seylere girmez bana gore fiziksel ozellikler. Orta1de gittigim voleybol kursunda, mac sirasinda karsi takimdan gelen guclu bi plase, burnumu saga dogru yamulttu. Tee o gunlerden beri cevremdekilere estetik olmak istedigini soyleyen ben, sacimi kizila boyasam "yoo bu benim dogal halim" diye mal beyaninda bulunacak degilim. Aslinda beni bu sekilde suclayan arkadasa da kizamiyorum. Concon koleji mezunu olmasindan mutevellit, kendini anadan dogma yenileyip, millete onu dogal hali olarak yutturma cabasinda olan cok kiz var demek ki cevresinde. Bu arkadasi yadirgamiyorum. İnsanlari boylesine basit mevzularda bile guvensizlik asilamis kisilere sozum. Kizlar tabi ozellikle. Estetik olup saklayan, dip boyasinin geldigi 1500metreden gorulmesine ragmen kendini gercek sarisin olarak yutturmaya calisan; gercekte kendini sevmeyip, olmaya calistigi kisiyi gercekmis gibi pazarlayan zavallilari ömrüm boyunca anlayamayacagim. Uzgunum kizlar, kral ciplak.

16 Şubat 2014 Pazar

Postmodern İnsanevladi Analizi

Kaybolmusuz. Ne yapiyoruz, ne icin yasiyoruz hicbir fikrimiz yok. Ordan oraya savrulan sonbahar yapraklariyiz. Kuru ve bahtiyar. Yalniz ve alacali. Atilivermisiz dunyada. Sonramiz karanlik. Oncemiz de karanlik. Amacsizca yasayip gidiyoruz, toplumsal ogretilerle. Toplumsal igretilerle... Dogdugumuzdan beri kulagimiza fisildanan cumlelerle buyuduk. Aslinda gitgide kuculduk, buyuk olamadik hic. Yuregimizi koyamadik hic, ortaya. Hep kendi menfaatimiz icin kostuk. Hep hakliydik, hep bize haksizlik edilmisti. Gereksiz bir gururla yasadik, ne ugruna oldugunu bile bilmeden. Cok yazik... İnsanlara guvenerek hata yaptik. İnsanlar bize guvenerek hata yaptilar. Kiydi insanlik, birbirine. Hic acimadan bi de... Kolayca harcadilar birbirlerini. Ne ugruna oldugunu bile bilmeden...
Gozlerimizi actigimizda dunyadaydik. Hicbir sey bilmiyorduk. Toplum gunden gune kustu igrencliklerini beynimize. Yavas yavas zehirledi, tertemiz ruhumuzu. "Senin gibi olmayan, kotudur" dedi, alenen linc etmeni istedi senden olmayani. Sana hudutlardan bir cember cizdi toplum. "Burdan disariya adim atmak yok, disaridaki herkes tehlikeli ve hepsini dislamalisin" dedi, bize denileni yaptik. Cok yazik. İnsanlik hicbir zaman dost olamadi. Hic dost bulamadi. Cunku "Babana bile guvenme" dusturuyla buyutuldu insanoglu. Guvensiz, korkak, aptal nesiller olarak yetistik. Birbirimizi sevmedik hic. Tam sevecekken, tum o enerjimizi alip goturecek yanlislar yaptilar. Kendimize kizdik. Yalniz birakildik, sevilmedik hic. Sevildik yanilgisiyla birkac saat gecirdik. Sonra ayni teraneler bas gosterdi, gercekler maymun kici kadar parlak ve pespembeydi.
Sevmedik yurekten. Sevilmedik hic. Hep "mış gibi" yaptik. Bize de "mış gibi" yaptilar. Mutluluk pozlari verildi birbirinden sahte.
İnsanlik hicbir zaman mutlu olmadi. Onu huzura kavusturacak seyi maddede aradi. Daha cok esya, daha cok insan aldi hayatina. Onlarla mutlu olmaya calistikca daha da ucuruma suruklendi. Madde degil manaydi aslolan. İnsanlik bunun ayirdina varmadi. Hep savasti, kavga etti, govde gosterileriyle vakit kaybetti. Donmedi yuzunu ruhanî olana, insanî mutluluklarla emek ve zaman kaybetti. Bu kayipla depresyona suruklendi. Nerde yanlis yaptigini aradi, öz'de bulabilirdi. Öz'e inmedi. Dost olduklarinin yerine baskalarini koydu. Sucu eski dostlarinda/eski esyalarinda bulmustu. Yanildi. Bu yanilgi, icinde yara olarak depresti insanoglunun. Yara gittikce buyuyordu. Merhem olarak yeni madde arayisina girdi, surdugu merhemler de kâr etmedi. Ne de olsa insandi. Her insan kadar aptaldi...

12 Şubat 2014 Çarşamba

Bir Romanin Anatomisi: Ruhi Mucerret

Cocuklugumdan beri "ders calis" emir/ricasini cokca duymama karsin, "kitap oku" bana cok yabancidir. Durtulmeye, desteklenmeye ihtiyac duymamistir kitap okuma arzum. Su icmek bi zorunluluk arzeder cunku bende. Eroinmanin eroine, obezin patates kizartmasina, kadinlarin ozel gunlerinde nutellaya duydugu aski kitaplara duydum. Kucuklugumden beri babami kitabevlerine goturur, begendiklerimi secer alirim. Artik teknolojinin aramiza sizdigi bu yillarda, okumam gereken kitaplari internetten bulup, ekran goruntulerini babama whatsapptan yolluyorum. Ama yine de kitabevinde saatlerimi harcayip o muhtesem kitap kokusunu icime cekmem gerek. Bu yuzden hic kitap almayacak olsam da vaktimin bi kismini ankarada evime yakin kitabevlerinde geciriyorum. Herkesin bi garip huyu olur. Benimki de bu.
Lakin son yillarda annemin "kizim nolur ankarada kitap okuma, tatile geldiginde okursun, ankarada ders calis" israrlari suruyor. Eh 5 yil icindeki universite basari grafigimi goz onune alirsak hic de haksiz sayilmaz. Kitaplara, deneyimlere fazlasiyla deger veriyorum. Yasanmislik, ister istemez cekiyor kendisine beni. İkinci el kitap tutkum da bununla iliskili muhtemelen.
Kitaplardan uzak kalmak benim icin pek mumkun gorunmese de annemin bu ricasina kismen riayet edecegime soz verdim.

Kitap okumayip napacakttm, hayatimda televizyona yer yok. Memlekete gidince izledigim bir iki magazin programi disinda:p Ne kurtlar vadisi, ne asiret dizileri geldi gecti. Hicbirini izlemedim. İzledigim tek Turk dizisi "Suskunlar"di. Her hafta buyuk bi ilgiyle ve salya sumuk izlerdim. Sahane bi diziydi. Ama elbette benim sansim ne zaman yaver gitmis dimi? Guzelim dizi erkenden bitti. Ben de kendimi Friends, Coupling, Himym'e verdim. Sanirim Turk dizilerindeki yapay aglamacilik ve bitmek bilmeyen bakisma seanslari beni deli ediyor. Cocuklugumdan beri sabirsiz biriyim. Bu yuzden film izlemek de iskence gibi gelir, 90 dakika dayanacak sabrim malesef yok.
Kitap okumak ise bambaska sey. Asla sıkıcı olmaz. Yazar, kelimeleri koyar ve gerisini hayal gucume birakir. Hayal gucunun hudutlari yok. Diledigim gibi tahayyul edebilirim kitapta olan biteni. Her kitabi begenmem ha. Cok secici ve gicigim kitaplar konusunda. İmla takintim var, imlasi bozuk olan kitaplari okumaya devam edemem. Bir kere yazi yazmaya, hatta kitap cikarip bunu meslek haline getirip para kazanmaya niyetli biri imladan yeterince anlamali. Aksi takdirde okuyucuya karsi buyuk bir saygisizlik addederim imla hatalarini. Baski-dizin hatasi olur o baska. Ama o kelime her gectiginde ayni sekilde hatali yaziyorsa, veya baglaclari ayirmayip cumle cinayetleri isliyorsa hic sansi yoktur kitabin. Acimam, birakirim yarida.
Hic cinayet romani ya da kurgu okumadim. İlkokulda okudugum iki Harry Potter kitabini saymazsak tabi. Yasanmislik seviyorum ben. Ya da yasanmislik yoksa da yogun olay örgüsünden cok, agir bi edebî diliyle tamamlamali eksik tarafini.

Bu somestr tatilinde babama liste yapmistim. Bulabildiklerini getirtmis. Bir de dersaneden cok sevdigim bi edebiyatci hocamdan bi oneri istemis. Hocam da Murat Mentes'in "Ruhi Mucerret"ini onermis. O kitabi kitapcilarda cokca gorup, lakayt kapagindan oturu icim isinmamis ve almamistim Ankarada. Kitabi buyuk bir zevkle okuyup bitirdigimde ise iki sebepten utandim; birincisi bu kapak onyargim. İkincisi ise Murat Mentes'i ilk kez bu kitapla taniyor olusum. Halbuki cok meshur ve degerli kitaplari varmis. Bir kitapsever olarak fazlasiyla utandim. Diger kitaplarini da en kisa zamanda hatmedicem.
Gelelim kitabin elestirisine;(dikkat spoiler icerir)

1)Oncelikle, ilk sayfalarda 100 yasinda bi adamin dilinden eglenceli bi kitap okuyacagimi dusunmustum. Evet, o kisimlar cok iyiydi ama sonra karmasik kurgulara agirlik vermesini sevmedim.

2)Murat Mentes fazlaya kacan aforizmalardan yararlanmis bu kitapta. Cok abartmasa daha iyiydi acikcasi. İlk basta zevkle okudum aforizmalari ama bi sure sonra ne demek istedigini cozmeye calismak zor geldi. Bi treshold level'imiz var di mi :D fazlasi zarar.

3)Kahramanlarin isimlerinin garip gureba olmasina bayildim. Masum Cici, Fujer Fuji :D Harika bi fikir bence.

4)Kurgu kitabin sonunda patlak verdi. Entrika ustasi Masum Cici'nin hayati, bu kadar basit bi ölümle noktalanmamaliydi.

5)Civan Kazanova'nin ikide bir "... diye bir sey olmasaydi, ben icad ederdim" demesi bayginlik vericiydi.

6)Lakin tum bu olumsuzluklara ragmen, sonuna kadar zevkle okuyup bitirdigim bir kitap oldu. Yazarin zekasi su goturmez. Keyifli bir kitap yazmis. Edebî ve agdali cumlelerle suslemis kitabi. Dozunda olsa tadindan yenmezmis ama her kitabi sevmeyen bana kendini sevdirdi. Yine de sirf Ruhi Mucerret'in ifadelerini okusam daha cok eglenirdim. Zira, 100 yasinda bi adamin neler dusunecegini hic hayal etmezdim. Bazi sozlerini kayit bile ettim. Tekrar tekrar okumak isterim.
Kurgu kitap sevmedigimden olsa gerek, kitabin kurgularini makasla bictim, kitabi benim icin okunur kilan tek sey, takindigi entellektuel ve edebî dildi. Okursaniz, pisman olmazsiniz. Lugatiniza yepyeni sozcuk hatta cumleler girebilir. 10 uzerinden 7 veriyorum. Murat Mentes adli edebî zekanin diger kitaplarini okumada sira. :)

8 Şubat 2014 Cumartesi

Ogretmenler Yalan Soylemez

Kardesimle Karlar Ulkesi filmine gittik gecen gun. Sahaneydi. Efektler ve animasyonun cok basarili oldugunu soylemeye gerek yok sanirim. Animasyonda agladim. İnsan cizgi filmi aglamak icin izlemez ama o abla-kardes duygusunu gecirdiler resmen. Kardesimle beraber gitmemiz de tesaduf oldu, konuyu bilmiyordum. Kardesime uygun bi film oldugu icin gittik ve ben bayildim Karlar Ulkesi'ne! İyi is basarmislar. Dvd alip tekrar izlemeyi isterim.
Sanirim animasyonu normaline yegliyorum biraz. Toy Story de benim vazgecilmez klasiklerim arasinda^.^
İnternette 15:00 seansi gorunuyordu, uygun diye ona gidelim dedik, 3e 10 kala sinema gisesindeydik. Hobaa, gisedeki adam diyor ki 3 seansimiz yok. Babami aradim, konusurken, adam "bi sinif 14:30 seansina girdi ama gec basladi onlarinki, isterseniz oraya alalim sizi" dedi. Olur dedim hemen biletlerimizi aldik gectik salona. Film baslamisti, salonda sadece ilkokul ogrencileri ve iki tane kadin ogretmen vardi baslarinda. Okul aktivitesi diye dusundum ama sonra dersane oldugunu ogrendim.
Giriste gorevliler 3D gozluk verdiler bize, tanesi 3 lira. İstersek bizde kalacagini, istemezsek de giseye iade edip 1,5 liramizi alabilecegimizi soylediler. Eh biz 2.sini yapacaktik.
Film bittikten sonra, ogretmenlerden biri elinde torba, gozlukleri topluyordu. "Cocuklar bu gozlukler 5 lira, acele edin koyun hepsini" dedi. Hobaa, kadin alenen yalan soyledi. Tabi sabi subyanlar bilmiyor 1,5 lira oldugunu. Kiytiriktan bir mesele de olsa, koskoca(!) ogretmene, ogrencilerine yalan soylemeyi hic yakistiramadim. Kadini icimden ayipladim ve bu yalanindan ötürü hangi dersaneye mensup bi ogretmen oldugunu anlamam hic uzun surmedi. Cunku onlarin ana besin maddesi, aldatma, yalan ve iftira.

Ogretmen cocugu olmamdan mutevellit, ogretmenler benim gozumde apayri yere sahip. Onlar yalan soylemez, iftira atmaz, ahlaklidirlar. İlkokuldan beri de tum hocalarimi sever sayardim, psikopat olanlar haric. Gerci o da tekti, onu da yazicam bi ara. Universitedeki hocalarimi da cok seviyorum, ogrenciler her hocaya menfi yaklassa da, annesi babasi ogretmen bi insan evladi olarak, ogretmenlerime saygiyi eksik etmemek en aslî gorevim.

Velhasili kelam, bu ogretmen bozuntusu benim kafamdaki ogretmen imajindan cok uzak, cok baskaydi. Ben orda sade vatandas olarak, daha once hic bilmedigim bu kadinin tek cumlesini duydum, o da komple yalandi! İnsan ister istemez, kadinin sinifta o korpe beyinlere ne korkunc seyler soyledigini hayallemeden edemiyor. Hitap ettigi kitle kucuk yasta diye onlari kandirmaya hakki yoktu. İnsan ogretmenini model alir, o yuzden uzuldum zaten. İnsallah, yetistirdigi cocuklar da kendi gibi olmaz. İnsallah, Allah, kotu insanlari, cocuklarimizi yetistirmekten men eder.

7 Şubat 2014 Cuma

Tatil Yeri Görgüsüzü

Otele gidersin. Esyalarini yerlestirdikten sonra otelin acik bufesinde enfes yiyecekleri mideye indirmek icin merdivenleri tirmanirsin. Eveet ulastin mi acik bufe cennetine? Tabagini envai cesit yiyecekle doldurup, cayini da aldin mi yerine oturacaksindir. Fakat o da ne ? Tatil Yeri Gorgusuzu teyze ordadir. Hep olmasi gerektigi yerde. Senin sirani kapar, sosislere saldirir, sen kuzu gibi beklersin elinde tabak. Teyze etrafi bordo bereli komando gozleriyle suzuyodur daha, acik bufeyi ne kadar sömürebilirim diye. Bu teyzelerden kacis yok. Oyle hirsla sarilir ki tabaklara, seni dusurmesi an meselesidir. Sen onun gozunde ceylanina talip olmus pis bi aslansin. Ama fistik onun olucak! Vurucak kirbaci, vurucak kirbaci...
Saniyorum bu Tatil Yeri Gorgusuzu Teyze'lerden her isletmeye esit sekilde dagitilmis. Hatta maasli bile calisiyo olabilirler! Amac senin acik bufeye olan direncini kirmak, "amaan neyse" diye azicik yemekle masana oturmani saglamak.
Acik bufede her seferinde yenilenen boreklerden 15 kez almis olan teyze, bu sefer de havuzbasinda cikar karsina. Orda gorevli kadinlara trip atmakla mesguldur, "burayi temizlememissiniz, o kadina frappe geldi ben hala bekliyorum, sezlongumun semsiyesi yeteri kadar golge yapmiyo" diye havuzbasi gorevlisi kadincagizlarin beynine tecavuz etmektedir.
Herkesle ayni parayi odemelerine karsin, bu teyzeler kendilerine ayricalik ister. En iyi yerdeki sezlongu o kapmalidir, acik bufeden kusana kadar yemelidir. Bi bakima, verdigi parayi cikarmak istemektedir bu teyze turevi. Ben ozellikle acik bufede iki zeytinle elimde bekledigim tabagimla bana carpmamalari icin dua ediyorum bu teyzelerin. Hirstan gozleri sadece yemege odakladiklari icin, tehlikelilerdir. Aman Allah uzak eylesin :)

21 Ocak 2014 Salı

Bugün Arkadasimin Ölüm Yil Dönümü

Arkadasimin ölüm yil dönümü bugun. Her sene oldugu gibi, yine uyuyamadim. Eminim bizden daha huzurludur su an gittigi yerde. Ama insan yine de yaninda istiyo sevdigini. Canim arkadasim, neseli, eglenceli, inceden bir hüznü olan arkadasim...
Aile ve yakin akrabadan bugune kadar bir kayip yasamadim cok sukur. O yuzden bilmezdim sevdiginin ölmesi nasil bi travma diye. Ta ki Hande'yi kaybedene kadar... ölümün her turlusu kotu tabi ama kanser gibi ölümleri bi nebze daha sansli buluyorum. Hasta yakinlari kendilerini bu olaya hazirliyor bu surecte. Ama ani ölüm bambaska. Koskoca iki yil gecmesine ragmen hala agliyorsam su gece, bu bi travma demektir. Somestre ailesinin yanina gelen Hande'yle bulusacagimiz gun ölüm haberini almak cok yikiciydi. Travmanin 5 hali varmis ya. İste once kabullenemiyosun, herkes sana saka yapiyor gibi geliyor.
Memlekette 5-6 kisilik bi grup yakin arkadasiz. Hepimiz somestr icin evimize gelmisiz. O gun de (kara cuma) bulusucaz. Ben haber bekliyorum arkadaslardan, "su saatte,su mekanda hadi gel" diyecekler diye. Oglen oldu ses yok. Herhalde iptal ettiler dedim. 4te aradi arkadasim, actim. "Elif, Hande..." dedi. Sesi aglamakli. "Noldu Hande'ye" diyorum. Bizimki aglama krizine giriyor. "Kalp krizi gecirmis gece" diyor. "Tamam hangi hastanedeyse gidelim dur hazirlanayim beni de alin" diyorum. "Yok Elif, hastanede degil... Hande yok artik" dedi. Sok gecirdim. Telefonu nasil kapattigimi bilmiyorum. O sirada annem kardesime yemek yediriyor. Nolmus kizim, diye soruyor. "Handenin vefat ettigini soyledi Ayse" diyorum. Sonra biraz durup, "Yaa kesin saka yapiyolar, eminim su an Limon'da oturup beni keklediklerine guluyolardir" diyorum. Annem 'kizim hic boyle saka olur mu' diyor. Olmaz tabi. Ama boyle gercek de olmaz ki annem yaa...
Soyle bi bakiyorum da, epey vakit gecmis. Onu trajik kaybedisimizi hatirlamadigim tek bir gun yok diyebilirim. Zaman zaman hatirlayip agliyorum, sonra yukari bakip, "Guluyosun dimi Hande, halime" diyorum. Onun gittigi yerde mutlu olduguna dair inancim beni toparliyor.

Annemle bi sure, Aysenin bana saka yapip yapmadigini kritize ettikten sonra, babami aradim. Tum arkadaslarim oldugu gibi, Hande de babamin ogrencisiydi. Baba boyle boyle duyum aldim ama dogru mu bi kontrol etsene, dedim. Babam da telefonda sok oldu bi. Tamam diyip kapatti. Tugba'ya mesaj atiyorum, "Dogru mu bu" diye. "Evet malesef dogru, su an evlerindeyim" diye cevap geliyor. İste ilk o an icim ciz etti. Gercek olabilecegine ihtimal verdim. Sonra "Yaa Tugba'yi da almislar yanlarina, beni kandirmaya calisiyolar" dedim...
Derken babam aradi. "Dogruymus" diye. Agzini bicak acmiyor... İkinci kez ciz etti yuregim. Lakin telefonu kapattigimda yine emindim, bana oyun oynuyolar ve oyunlarina babami da almis bizim kizlar...
Bu oyle bi sey ki, insan saniyo ki tum dunya bir olmus, seni isletmeye calisiyor. Bi turlu kabul etmek istemiyor beynim, daha 19unda gencecik, daha o gun bulusacaktik, daha yilari vardi yasanmadik...
2 gun sonra sinavim var. Bu gecemi Hande'ye ayirdim. Dusunup dusunup agliyorum. Aslinda ne bos, sinavmis okulmus, sosyal hayatmis. Cok sacma seylere uzuluyoruz. Hande de uzulurdu. Ne oldu peki? Degmemisti...

Sonra babam beni aksam aldi evden, saat 8 gibi. Yani haberi alali 4 saat olmus ve hala inanmiyorum. Aglamadim bile, dusun o kadar inanmiyorum.
Evlerine gittik. kapida onlarca ayakkabi. İcim 3.kez ciz etti. İlk kez de "Acaba gercek mi" diye dusundum. Eve girdim, koridorda parmagimin ucunda dolaniyorum, etraf soguk. İcim urperiyor ki koridorda rastlastigim kadinlar cok mutsuz. Bazilari aglamis. "Acaba" diyorum icimden. "Acaba saka degil mi". Ve sonunda handenin odasina geldigimde, yere yigiliyorum. Annesi o yatakta perisan halde yatmakta, insanlar onu sakinlestirmeye calisiyor. İlk kez agladim. Yuregimi daglamislardi sanki, oyle agladim. Ne kadar gozyasi doksem yeterli gelmeyecekti. "Ya gelirse, keske gelse" diye agladim.
Yaklasik bir saat sonra, babam gelip kaldirdi ve goturdu beni evimize. Son 5-6 saatim o kadar yogun gecmis ki, bayilircasina uyudum. Sabah uyandigimda, "off ne bicim ruya gordum, Hande'ye anlatmaliyim bunu" diye telefona sarildim. Mesajin yarisinda dank etti, ruya degildi dun aksam...

Hala kabullenebilmis degilim. Hala Hande'nin telefon numarasi rehberimde durur. Herkesinkini silebilirim ama onu silmem. Silemem. Elim gitmez bi kere. Hem, ya gelirse? Saklandigi yerden cikip, saka yaptim dese? Keske...
O gunun gazetesi bile, dorde katlanmis ve Handenin haberi ustte olacak sekilde odamin bi kosesinde duruyor.
İnsan en cok, "daha cok gorusseydim, ona onu sevdigimi sıkca belirtseydim" diye uzuluyor. Keske bir onceki gun bulussaymisiz. Ankaraya gelecekti Hande, bana sozu vardi. Keske daha israrci olsaydim, getirtseydim en azindan gunubirlik.
Ben cok ozledim Hande. Ölüm yil donumune iki ay kala basliyo icimin darlanmasi. Benim bu aglak hallerime eminim yukardan bakip guluyosundur. Tanidigim en sakaci, en eglenceli arkadasim. Biz de gelcez elbet yanina. O zamana kadar, oralarda dikkat et kendine. Seni seviyorum.
Elif

19 Ocak 2014 Pazar

Vefa Duy Ama Minneti Kim İcad Etti?

Bazi insanlar fena halde minnet bekler, ki sebebini anlayabilmis degilim. Zaten irilesmis, besili bi canli oluvermis egosunu daha da semirtmek icin mi ? Koleleri mi olalim napalim ? Ne bekliyorlar acaba o minnak beyinlerinin icinde hangi dusuncelerle onlara minnet edelim istiyorlar?
Vefa ve minnet baska sey simdi, bunlari bi ayiralim. Vefaliyimdir, eski arkadas akraba dost, bana ufacik iyilikleri dokunmussa unutmam, karsiliksiz da birakmam. Ama kimseye yaptigi bisey icin minnet etmem yahu. Hatta bazilari abartip, kendilerince yaptigi uffffacik iyilik(!)lerin kelebek etkisiyle kocaman olduguna kendilerini inandirip, misal senin dusen kalemini yerden aldiysa, hayatini kurtarmis gibi kolesi olmani istiyor. Valla var boyle hödükler :) Gercek kesit. True story.
Her iyilik, gercekten iyilik midir bi kere bunu sorgulamak gerek. İyilik gibi gozuken bazi seylerin ardinda ince hesaplarla dusunulmus menfaatler de mevcut. Nalet olsun elf gozlerim bunlarin ayirdina variyor. Daha da sevemiyorum o iyilik(!)edeni. Humanistliginden etmiyor ki o iyiligi. Sadece kaz gelecek yerden tavugu esirgemiyor iste hepsi bu. Buna ragmen, seni keriz yerine koyup "imm hayatini kurtardim, ben sana bunlari bunlari yaptim, sayemde kurtuldun" gibi laflar edebiliyor yüzsüz. O insanlarin uzerini ivedilikle en fosforlusundan siyah kalemle ciziyoruz annecim. Her seye tahammul edebilirim belki ama goz gore gore hem aptal yerine konmak, hem iyiligi basa kakmak gibi cirkefliklere dayanamiyorum. Ha tartismaya da girmem. Yol veririm gider. Ne guzel.
Hayatta herkes iyi degil. Allah bazilarini da bizi sinamak icin yaratmis iste. İnsanin hamuru camur zaten. Soyleyince garip oldu kabul :p Bazilarinin camuru fazla kacmis ama. Onlarin ustlerini kalinca cizip, yolumuza devam ediyoruz. İt ürür, kervan yürür. Biz Allahin yarattigi özgür kullariz. Ruhumuz da bedenimiz de kimseye tâbî olmak icin dunyaya gelmedi. Tâbî olunacak, kulluk yapilacak tek varlik, Yaratici. Vefali davranalim eyvallah, minnete ise yer yok. Minnet edeceksem anneme ederim. enn en azindan 9 ay karninda tasimis beni. Sense atiyorum bana bi su getirdin diye pesinden ayrilmayip kolen olayim istiyorsun. Yok cicim. Kulum. Ama sana degil. İnsana degil. Yalnizca Yaradan'a. Birak yaptigin iyilikleri Allah gorsun di mi, buna bi izin ver. Madem samimi yaptin, O mutlaka mukafatini verecek. Ödüllendirecek kurum malesef ben degilim. Benden sonsuz tesekkurler.